Ahbu-n
Karnımdan konuştuğum için
bitki diplerine sesimi döküyorlar
gübre niyetine!
benim şarkılarım kocaman bir günebakanı büyütür
nili ismimde sakladığıma göre
dünyayı da çiçeğe dönüştürürüm diye
beni bir şehre kapattılar
yanıma sadece bir rüya almama izin vardı
düşünebiliyor musunuz üç bile değil
bakışlarımı sınırlandıranlar bilmiyor
kara bir gök coşunca taşanlardan gün-eş oluşurmuş
tek hayalle bile üçten fazla gerçek yaratabilirim
yaratmak değil yaşamak isterdim
kendime inanıyorum
fakat size değil!
bu inançsızlığı bir virüs gibi dünyaya bulaştıranlar
faşist bir bıçak taşıyorlar
saygıdeğer anayasalarını kazıyorlar göğsünüze
'hepiniz itaat etmenin
kusursuz piyonlarısınız'
isyankar olduğumu anlamasınlar diye
sık sık öpüşürüm
balçıklaşmış toprak doğmadan önce bahçemdi
düşünsenize körlüğün aşksızlığın çaresizliğin
ruhunuzda yarattığı kiri
gölgenize ter ve uzak saklanmıştır
korku ve umutsuzluğa sıkışmış insan tuzu
tüm bunlar başladığında
acaba sabun keşfedilmiş miydi
kahretsin! tüm cevaplar yıldızlarda
gökyüzü de sadece martıları affediyor
içimdeki bu duygusal suskunluk
aradığım şeyi yitirmiş olmaktan
ol-uşuyor..
taşın direnci bile kırılıyor
yüzümde yaralı ceylan bakışını gördüğü zaman
bu ukala kan kokulu dünya
takvimin ejderhalarıyla saklambaç oynadığı için
görmüyor tespihlenen gözlerimdeki
'aman avcı vurma beni' yazısını
siz çılgın bir tüketiş yarışında
hayatınızı mahvederken
karnımdan konuşmaya devam ediyorum
öyle çok konuşuyorum ki
bir baş yapıt yaratıyorum suskunluğumdan
'gören kadın' Tanrının son eseri gibi dolaşıyor şehirde...