Akdeniz Ve Sen
Ağustos ayının illk haftası idi
Gözlerimin dinmemiş tütsüsü ile uyanmıştım sabaha
Mavi duvarlarımda senden kalan can kırıkları
Her bir yanı sarmıştı o bitmeyen sevişmeler
Sana benzetmeye çalışmamıştım hiçbirşeyi
Ne bir gülü ne de bir papatyayı
Senin gibi olamazdı ay ya da gökteki yıldızlar
Kokusu teninin yok bir tanem
Perçemli ellerinin izleri hala göğsümde
En acı yanı ile dilimde ayrılığının harfleri
Lügatıma ekledim senin tüm cümlelerini
Herşeyiyle tapusunu almışken
Sine sana gözler sana ellerim saç tellerine varana kadar seninken
Ve sen sonbaharı aldıktan sonra eteklerine
Bende en sarı yapraklar
Feragat ettim senden sonra tüm güzellerden
Buğdaya başağa yordum tazelikleri
Sıcaklığı aradım güzel bir Akdeniz sabahında
Rus ruleti idi artık benim oynadığım
Rastgele çektikten sonra
Tüm şarjörler doldurulmuştu
Nasıl sona ereceğini bilmeden
Beklemeler nasıl hidayete erecekti
Mayhoşluğu geçecekmiydi vuku bulmayacak vuslatın
Boş kağıtlara karavana atarken
Hangi sokak sana ağlayacak
Gece içinde ayın şavkı süzülecekmiydi Mahrem yerlerinden
Ve en bayat küfürlerini ederken
Güneş Akdeniz akşamındayken
Benim sana itaf ettiğim
Yazın en ıslak yağmurlarıydı ...