Akıl Gücü
Akıl gücünün zorlandığı,
sonuçsuz, sebepsiz,
cevabı cenabı hakta gizlenilmiş,
binlerce nedenlerin, niçinlerin, niyelerin toplamı,
dilde sürekli tekerrür etmekten,
haz alan bir mahfer kurdu görevinde.
Kulaklara yavaşça eğilip haykırıyordu,
tehdit kokan şamar tümceleri.
Sus pus şekilde çıt çıkarmaya yeltenmeyen
dillerimiz,
tıpkı suç işlediğinde annesinden korkan
bir çocuk gibiydi.
Yollar ıslak ve ellerimiz boş.
İnsanlar, her zaman olduğu gibi sağlığa duacı.
İşlenen günahları görmezden gelerek,
yüzleri kızarmadan el açıp dua ediyorlar.
Çaresi olmayan,
mutluluğa gurbetçi insanlar topluluğu.
O topluluğun kralları
ve sürekli bayrak sallayan dilencilerin,
sol kolu.
Pişmanlık kokan geleceğe dönük attığımız adımlar,
bir filmin geri alınışı gibi,
maziye doğru adım atar halde.
Geleceğe umutla bakıyor bütün insanlar.
Bilmeyen insanlar, birbirine sorar.
Umut kimde ?
Hangi cehennemde ?
Kimin suçu olabilirdi bu bilmezliğin
ve cahilliğin sebebi ?
Belki bu cahilliğin sebebi,
insanlığın hatasıydı,
ya yüreğinde hissettiği sevdası
yada kendi içinde yaşadığı dünyasıydı.
Belki,
Rahimden dünyayı izlemekti,
bizi bu denli cahil bırakan.
Dıştan güzel görünen hayatın bir parçası olmak için,
canını yakardık annelerimizin.
Hayatta bir nokta görevini aldığımızda ise,
doktorun şamarının akabinde gözlerden yaşlar akardı.
Gözlerden yüzeye düşen yaşların sebebi,
Dünya'ya gözünü açmanın pişmanlığı mıdır ?
şamarın verdiği acının etkisi midir ?
bilinmez.
Tek bilinen somut bilgi ise,
rahimden çıktık, yaşıyoruz.
Ve bunun için şükrediyoruz.