Akrep
dışarıdaki mahkûmlara inat
aldı özgürlüğünü
girdi hücresinin koynuna,
dağ yaptı duvarlardan
karanlığında yıldızları yakaladı,
saldı saatleri
ne ay saydı
ne de gün,
kendi güneşiyle sabahlandı.
od oldu yatağı
yandı;
ama yakınmadı ranzasından.
ve gardiyan...
akrebi tanıştırdı zehri olmayan adama;
fikrinde savaş kiri bulunmayan biri,
belki de ilk kez üzerine yıkılan demirleri eriterek
eğilmeden eğerek parmaklıkları
firarı düşledi.
belki de ilk kez ellerini kapatıp solgun yüzüne
gözlerinden görmesini istedi.
bak!
çifte su almış bıçak olsa insan
kınında kanı donar,
ruhunda yaralar açar korkunun bir damlası,
baştan aşağı yürek olsa
meydan okusa da kalan ömrüne
bitmez beynindeki akreple kavgası.
Boztepe yarımadası...
yani Sinop,
yani Diyojen'in söz çanağı,
mahpushanesinde zaman biriktiren şehir;
Sabahattin Ali'nin dalgaları dinlediği yer.
ve Eşber...
girerken başı dik
alnı açıktı,
girdiği gibi de çıktı;
bıraktı akrebi düzmece tezgahlara
aldı kendi yıldızlarını.
belki de hiç gezmedi şehrin güzel çarşısını!
Sevgilİ Eşber YAĞMURDERELİ ağabeyime saygılarımla.
Sevgili ağabeyim ithafen yazdığın bir şiiri ilk defa okudum belki önceden yazmış ve yayınlamışlığın vardır kaçırmış olabilirim.Her şey kodese atılabilir ama düşünce ve bilgi asla.Saygılarımla
yüreğine sağlık hocam
👍👍👍
've Eşber...' yağmurdereli mi anlamaliyim? öyle ise denk düşmüş şiire yoksa kurgu herşey
sevgimkere saygimkere