Alacakaranlık Yağmurlar Kenti
Alacakaranlık yağmurlar kentindeyim
Son gümüşi bulutlar da gittiler
Sen de gittin
Avuç içi çizgilerimdeki yolda
Kaybederim seni
Eylül artığı lirik bir geceye uzan şimdi
Aşk ölüme reverans durunca
Öyle çok şiirsin
Yılların hasret kokulu fotoğrafları
Bir bakış bırakır yüreğime
Sus payı…
Gözlerini açarsan görebilirsin
Lacivert denizlerin üzeri kül tutar
Işıklar köre döngü mora sargın
İçimde yüzbinyıllık bir yangın…
Şiirler bu şehire göçebedir her kış
Sen de bilirsin…
Ben bir alacakaranlık yağmur kuşuyum
Her yeni vedayla
Sevinçlerinden sökülen
Hayat şimdi
Bilyelerini kaybetmiş bir çocuk
Ceplerimden dökülen…
Sabahın kuşluk vaktiyle mezarına uğrarım
Ardıç kuşlarıyla dönerim deliler gibi sevilmekten
Alacakaranlık yağmurlar çöker caddelere
dil i geçmiş bir yağmur bu
Eski yağmurlara benzemeyen
Şayet bir gün dönersen
Ellerini o yağmurlara verebilirsin
Saklambaç oynar aşk yüreğimle
Saklandı zannederim
Çıkıp gelecek sobelemeye
O gelmez bir ömür beklerim
İnan jose
Biraz ölüm iyi gelir bu aşka
Nice mutlu ölmelere sevgilim…
Çokça tebriklerimle Ayşegül. Bir piyano resitali gibi hem coşkun, hem sade, hem akıcı hem de kendini okutan bir şiirdi.👏👏👏