Alaca'ya Selam
Yıl dokuz yüz seksen Alaca mekan
Durdurup zamanı ah eyleyeyim
Bir anlık kusura bakmasın devran
Kimler gelmiş geçmiş bir söyleyeyim
Çocukluğa ait silik izlerden
Bir tablo çizeyim unutulmadan
Derken bahsedeyim dostlar sizlerden
Sessiz yaşadınız tanıtılmadan
Sizler belleğime saplı oksunuz
Kiminiz sahipsiz kiminiz duldu
Belki de çoğunuz artık yoksunuz
Dünyada ömrünüz belki son buldu
Her şey el emeği zordu üretmek
Ev hanımı olmak ne kadar zordu
Çamaşır bulaşık banyo ve ekmek
Tonton anneleri yıllarca yordu
Lazımdı her eve gaz lambası mum
Akşamları herkes uyurdu erken
Sık sık ceryan gider elimiz mahkum
Pazara Türk filmi izleyim derken
Ahraz Hasan mahallenin rengiydi
Alaattin Selahattin yakın arkadaş
Kafası atarsa taşlar cengiydi
Her yemekten sonra başlardı savaş
Çatallık dal arar söğüt keserdik
Serum lastik meşin olurdu sapan
Çabucak barışır kolay küserdik
Belki buydu bizi hep zinde tutan
Kör Kemal çerçilik yapar gezerdi
Çöplük yoktu o dem küllükler vardı
Alıçları ipliklere dizerdi
Tüm eskiler en son mutlak yanardı
Çöpte çivi şişe arar toplardık
Hurdacı mandalla bedel biçerdi
Bakkal torbasına kitap kaplardık
Yine de hep günler mutlu geçerdi
Alıp oltaları Mahir Batır'dan
Özün kenarına çukur kazardık
Levrek sazan hamsi geçer hatırdan
Önce ortak olur sonra bozardık
Özün kıvrım yeri yüzme bölgesi
Samsun Kıbrıs adı verir yüzerdik
Serinletir bizi söğüt gölgesi
Suda yalınayak yüzer gezerdik
Öz denen bu sakin ve yorgun dere
Bahar geldiğinde kükrer taşardı
Götürdü Fatih'i bir meçhul yere
Onu aramızdan bir gün kopardı
Sonra da Gökhan'a otobüs çarptı
O da aramızdan ayrıldı erken
Hayat yolu bize oldukça sarptı
Çok şey kaybetmişiz büyüdük derken
Mahi Karı mezbahada çalışır
Bağırsak getirip ipe asardı
Tüm kediler mahalleye alışır
Bazen atak yapar evi basardı
Çenede Kıymet ve Menşure Karı
Koyulur sohbete analı kızlı
Tek dişi altındır saçıysa sarı
Kaşları rastıklı eller kınalı
Sakızdan çıkartma kartlar dererdik
Bitmez enerjiyle içten kaynardık
İki kumalarda dut toplar yerdik
Kürt Osman'ın kapısında oynardık
Naciye Abla'dan alırdık sütü
Bazen elma verir dişler soyardık
Sucukçu Hasan'a çektirip eti
Dolaba kavurma yapıp koyardık
Sokağın başında kükrer Bahtiyar
Kırkardı saçları gâvurun Hilmi
Kör olası Cengiz kayıpmış arar
Çeker gider yarım bırakır filmi
Mustafaa'dan alıp horozlu şeker
Tüm çocuklar sırasıyla yalardık
Bir tek çomak bir de patlamış teker
Yokuştan aşağı zevkle salardık
İsmail, Osman, Bekir meslektaş
At arabasına hep asılırdık
Kamçıyı yiyince başlardı telaş
Burusli olurduk pek kasılırdık
Bayram'ın yüzünde çil çil benekler
Fahriye ebemiz ebe herkese
Tatlı konuşurken arada tekler
Sahit çoğumuzda o ilk nefese
Cemalimiz vardı namı deliydi
Çoğu zaman içer sarhoş gezerdi
Tipik özelliği bir de keliydi
Türkü söyler bazen mani düzerdi
Sınıkçı İsmail kırığa bakar
Ilık su sabunla ovar bağlardı
Oynamasın diye bir tülbent takar
Doktorsuz röntgensiz şifa sağlardı
Sünnetçi Recepse doktor yarısı
Kendini işine pek adamıştı
Kaşla göz arası gider yarısı
Bir nesli sadece o budamıştı
Muhtarımız Eşref onurlu biri
Dürüst ve temizdi ismiyle kaim
Sevmez karakteri pasağı kiri
Bence insanlığa örnekti daim
Çoban Mıtış tüm ilçenin çobanı
Eşeğiyle bütünleşmiş karakter
Mesleğinde erbab bilir yabanı
Kavruk çehresinde oluk açar ter
Hayriş yüksek tahsil yaptı ve döndü
Meşgul oldu sonra inekleriyle
Sanki bir yerlerde talihi söndü
Hapsoldu kümese tünekleriyle
Kırkyalan adliye işine bakar
Fahri şahitlikte meşhur bayağı
Müstecep kafaya hep foter takar
Lengeri en başta kaplar sokağı
Hatıramda yaşattığım izlerle
Tanıştınız siz de dostlarım artık
Son dalgaya koşan mor denizlerle
Kavgalı şairim yelkeni yırtık
Ozan Hadim beynin öksürdü cansız
Hayalinde bin siluet belirdi
Hayata döndürdün çoğunu cansız
Sen destan yazarken kalem delirdi
20.10.2014
Ne güzel bir memleket silueti kelimeler ile mısralar ile adeta bir tablo çizilmiş kutlarım Ahmet bey çok güzeldi...👍