Alaycı Yarasa
boğuluyorum sevgili Tanrı’m!
yürüdükçe uzuyor yollarım
ve yürüdükçe eksiliyorum ben toprağın koynundan
ağıtlar yakıyorum art arda,
bir nefes ve bir nefes daha..
tam oldum diyorum,
öksürük boğuyor saçlarımı
tam oldum diyorum,
yaşamak bir kez daha kalkıyor tedavülden..
sararıyorum ilkbahar yağmurlarıyla
suya küsüyor, toprağa küsüyorum..
tam oldum diyorum,
uçurtmamın ipi kesiyor ellerimi acıyorum.
göğe bakıyorum, kararmaktan beterim,
hani kararmanın da bir rengi vardır ya,
o olmuyorum işte!
puslu bir eflatuna dönüyorum,
son kullanma tarihi geçmiş bütün eflatunlar
kucaklıyor sanki beni..
gece tarifeli bir taksideyim şimdi,
ışıklı yollar,
ay, yıldızlar sanki dalga geçiyor benimle.
öksürüğüm diniyor viyadüğün girişinde..
ömrüm geçiyor,
akıp giden bir şehri izlediğim pencere önünde..
boğuluyorum sevgili Tanrı’m!
son filmin galasında toprağa bakıyor yüzüm,
çirkin bir adamın çirkin bedenini taşıyorum…
tam oldum diyorum,
dökülüveriyor avuçlarımdan biriktirdiğim dualar..
tam oldum diyorum,
mutluluk bu perşembe de bataklığa saplanmış,
çırpındıkça kokuyor, çırpındıkça batıyor..
ivedi gerçekleşesiye düşler listeliyorum,
aşık olma, Tanrı’yla savaşma ve Allah’a şükret gibi
tabiat anaya fiyakalı sözler sarf ediyorum,
bugün de çok şıksınız efendim!
yorgun Van suyunun burnunu kaldırıyorum,
saçlarınız gözlerimi alıyor ve çok asil duruyorsunuz
sonra kahkahaya boğuluyor yarasalar,
bir viyadüğün korkuluklarına asıyorum,
ümit ettiğim her şeyi
“ne haddimize lan!” deyip, çekip giderek..
Mert Atal, henüz iki şiiriyle burada. Ama iki şiiriyle kocaman fırtınalar estiriyor Site'de.
Güzel şiir. Hoş geldiniz Mert Bey.