Alazlanmış Duyarlıklar 4
1.
söner orman yangınları
söner birgün söndürülür
ama hayat binlerce kez şâhittir buna
sönmez yürek yangınları
büyür harlana harlana
2.
daldaki serçe
ötsün dursun öylece kendi dilince
ben bir ayrılıkla bin yalnızlığın
esiriyim burada
sussam ne, susmasam ne?
3.
sen orada güldüğünde
devrim öncesi manzaralar oluşuyor burada
yâni alın teri ayaklanıyor
yüreklerin teri yâni
sen orada güldüğünde
kaçınılamaz biçimde çıkmaza saplanıyor
feodaliteyle burjuvazi
4.
şiirdir
başım gözüm üstüne
ahmed arif’ten gelir
rüzgârlandırır bütün yaslı günleri
önünde dağ gölgesi, ardında gelincikler
5.
abdülkadir bulut
“gözyaşları da çiçek açar”
demişti bir şiirinde
boğulduk, yandık, kötü savrulduk
çiçek açmasını bekliyoruz gözyaşlarının
elimiz böğrümüzde
6.
ağustos gitti gidiyor
bir yaz daha eksildi ömrümüzden
ağıtsız günümüz yoktu nerdeyse
hep zifiri karanlık, hep uçurumlar
sesimiz allah’a hiç ulaşmadı
7.
aylardan eylülse bir kez daha hatırlanır
vakitsiz ölümler ve kalın ihânet
insan insanlığından utanır, ağaç ağaçlığından
damla damla birikirken damıtık öfke
yoldaşlar acıklı bir türküye sığınır
8.
ey gülüşü gizemli güzel
resmî târih ne söylerse söylesin
umrumda değil
ben sana çağ yangını
sen bana ihtilâlsin
9.
gidebilirsin artık gönül rahatlığıyla
fakir ömrüm, üzgün ömrüm
bundan böyle söz gerekmez
yeter bunca yaşadığın
Bu nasıl güzel bir akıcılıktır ve nasıl derin mesajların sırrıdır.. Şimdi köşe başındaki isyanı alıp koşmak istiyorum nice gaddar susmalar üstüne. Ayakta alkışlandı şiir ve şaire bin tebrik..
Şiirin 1.kısmındaki orman yangını benzetmesi yanan canlıların acısını hafife almak gibi geldi. Elbet bu benim bakış açım. Şiirin bütünü ustaca işlenmiş, şairi okumak keyifli. Kutlarım kaleminizi.