Ali’m
Bu kadim topraktan uzak dur
Ateş çölü olacaksın Ali’m
Uzaklaş
Nefesini al, kulağım kokuna takılıp
okumadan
Beni sığ gecenin göğsünde yalnız bırak ve git Ali
Kiralık aşkın terziliğini bilmesem de
Endişelenme
Henüz kalbine doğmamış cümleleri
Dikmeyi yeterince öğrendim
İçimde hiç açılmayan o aşk köprüsünde Ali’m
Ayrılığı çoktan dudaklarıma dikmiştim
Seni kendi sularımda boğmaya çalışırken
Neden seni sığ bir rüzgardan çekip çıkaramıyorum?
Ali Ali’m neden neden
Rüzgarların anneleriyle
Kalbimin kıyılarına vuran renkler hep siyahtı
Ve gördüğüm bütün hayaller her zaman zifiri karanlıktı
Gözlerime son kez bak
Kalbimden bir aşkı koparıp gitme zamanı
Gel benimle sen
İçimizdeki Marmara’ya hücum eden
Arnavut kökenli aşkın selasını okuyalım
Sen bana ölü taklidi yap
Varsın karanfil kokulu atlar koşsun ölü
Ben sana
Sana ben tabut olurum Ali’m Ali
……………..
………….
……….
……
….
…
..
.
Eyvallah mutlu etti
Edebiyatla Ailem
Farklı ve güçlü bir yazım stiliniz var Tülay hanım yaşamla ölüm arası met cezirler sanki şiirlerinize yansıtılan ve bir de acı elbette yanlış anlamadımsa şayet. Tebrik ederim sevgilerimle 🌺🎀
Geç de olsa günün şiirini ve şairini tebrik ediyorum. Tülayca bir günün şiirsel hüznü ve neşesi yayılmış edebiyatla' ya.
Şiirin Şiirce'li Şairinden Şiir dokulu düşünceler. Teşekkürler Tülay...
etkilenmememk mümkün değil
Tülay hocam; Kalemine sağlık
Kutlarım
Sevgiyle kal🌺