Alize
yorgun ay’ın
gün ortasında bedene yürüyen
binlerce sesi
ırmaklar boyu
kendine alışık iklimlerden/
ölüme susayan kelimelerden/
sahi kimlerden
geliyorum..
bitimsiz ve çürümüş ağaçlarda
sessizlik her zaman akşam mıdır
dünler geriye çekildiğinde alize
buradayız,
uçurumlarda
dağ çiçeklerinin göğü ışıldadığı yerde
düş dizleriyle silkelenen tohum
en uzun rüyası gözlerimin
dün sonrasına güneş yılgılı gölge
gece mızraklı yankıyla
uykulara saplanan
yeryüzünün çatlayan minesi
ateşli bir sal
ki,
hüzünleri sele çakıldarım
sonsuzluğun rüzgarında dağlar
gözüme iner
gün
yıldızlı yaprağın suyuna çekilir
gün dağları diyorum alize
kelimelerin uzayan dallarında
kuş ağzı
ruhumun perçemine
biçimlenen..
bardaktan taşan muslukların
bahar mercanlı kıyıları
çevirir ışığını
ellerime
toprağın yüzü çok sıcak alize
karanlığı soyar bir hışımla
soluğu açılır
bizden çoğa doğru
göçün
....