Âmâ Değilim Sevgilim
Usulca vuruyor camına kışın arsızlığı,
Başında yalnızlığın örtüsü
Kendine sakladığın yarınların ile
Bekliyorsun bir bacası patlak sobanın başında...
Uzak bir köy türküsü gibi,
Tezeklerinden arınmış toprağın verimi
Aşağı ki mahalleden duyuluyor ıslığı
Bir köpeğin hınzır uluması gibi...
Hamuru karan nasırlı ellerinin çatlaklığı
Mayası bozuk bir serserinin çığlıkları
Yapışıyor da çıkmıyor hüzünlerimize.
Ayrılık çanları koyunların boynunda sallanırken
Çoban köpeğinin yorgunluğu bitiyor sundurmanın eşiğinde.
Çaylarını karıştırırken yorgun çiftçiler,
Ritmini bulamayanların çayı şekersiz içtiği belli.
Kahvehanenin buğulu camından çağırıyorum seni
Oysa taşlarını yeni dizdin ruhumun
Usulca öp alnımdan,küçük bir hayaldi benimkisi...
Roman bitti,kitap kapandı sevgilim.
Bir sonraki Aralıkta, gözlerimi karanlıktan çıkarırsam
Seni göreceğim! Âmâ olan ben değilim
Sensin karanlıklarda rengarenk çizdiğim...
Çok güzell
En güzel aydınlık karanlıkta uyanandır dedim ve tebriklerimi bıraktım şairime
Selamlarımla
"Bacası patlak soba"!? Fakir ama gururlu romantik bir Türk filmi gibi Kutlarım Uğurcum
Suya ve karanlığa sevgilinin resmini çizip, her hayalde sevgiliyi görmek... Roman bitse de, kitap kapansa da buram buram aşk var... Daha ne olsun Uğur. Selamlar
Şiiri kırsalda usul usul gezdirip finali aşka bağlayan şair der ki, hayat aşktır, aşk yoksa yavandır hayat... Ve hiç şüphesiz ki etrafta olan biteni gören gözün, gönül gözü de kör değildir. Yazsın, yazsın, yazsın hep şair, doyursun bizi şiire... Var olsun hep...