Anadan Gülmeyen Belki Güler Evlatlardan
Bir gün sahilde dolaşırken
Kulak verdim falcının birine
Orta yaşta bir kadın soruyordu
Söyle falcı sonumuz ne
Ben dedi bilemem sonu
Ama söylerim bugünü ve yarını
Şöyle uzat elini de
Bakayım içine
Kızım dedi Ona
Senin bahtın kara
Gülmemiş yüzün anadan
Daha kundaktayken
Anasız bırakmış yaradan
Henüz dilin konuşmadan
Dayak yemişsin üvey anadan
Üveylik nedir bilmeyen
Anlamaz senin çektiğinden
On dördüne bastığında
Ayın on dördü gibi güzellikte
Vermişler kırk yaşında adama
Anadan gülmeyen güler mi kocadan
On sekizinde kalmışsın
İki çocukla ellerin bağrında
Yaşlı koca girmiş kara toprağa
Çocuklardan biri kucağında
Öbürü karnında
Evsiz barksız kalmışken
Köylünün damında yaşarken
Kocanın akrabaları
Başlamış arayıp sormaya
Evli barklı gençten
Olacak gibi değil ev yok bark yok
Sen de bu kadar güzel ve gençken
Göçmen fırıncı gelmiş gurbetten
Demiş helalim ol evlatların evladım
Karnındaki baba bilmiş
Eline doğmuş fırıncının
Fakir ama çalışkan hem de en yağızından
Çocuklarınız doğmuş boy boy
Ama güler mi anadan gülmeyen sonradan
Yolun yarısındayken kemik veremi demiş
Doktorlar alın götürün yaşamaz
Göçmen fırıncı göçmüş gitmiş hayattan
Arkasında altı çocukla seni bırakaraktan
Be kızım ben sana ne diyeyim
Gülmemişsin anadan, kocadan
Belki gülersin evlatlarından
Çile çekmek senin alnının yazısı
Bilmem belki sana da
Açılır güzelliklerin kapısı
Ömrün uzun olacak
Evlatların hayırlı
Aç açık bırakmayacaklar analarını
Sen esirgeme onlardan dualarını
👍 tebrik ediyuorum sevgili ablacımm ,tamamıyla satırlarında canlandırmışsın....