Anı/lar
Zaman geçtikçe aralanıyor gözdeki perde,
Bir kibrit çöpüyken hiç bitmeyen bir romana dönüşüyor ansızın anılar.
Zaman tazeliyor, yeniden üretiyor durmadan, haykırırcasına.
Göz kapakları direniyor
nafile
Anılar düşlerle birleşmeden önce direniyor yalvarırcasına
Direniyor karşı koyulmaz, aşılmaz Berlin duvarı gibi,
Kapanıyor sonra.
Savaştan kaçan çocukların anneleriyle
Zambaklarla süslenmiş dere yatağında
Oyun oynuyor gibi düşlüyor, annemi arıyorum
durmadan ona koşuyorum ona ağlıyorum, bulamıyorum!
Ruh halim semâlarda peygamberlerle savaşırken
Tanrıyı arıyorum sonra, bulamıyorum.
Bir Tanrı diyorum bir Tanrısı olmalı insanın,
Görebildiği, dokunabildiği,
Bu acıları üstüne yıkabileceği
Ve
Sorabileceği sorusu olmalı insanın
Savaşları değil silahları değil katilleri değil,
Aşk'ı.
Tanrı/m, aşk/ım
Ne muazzam şey seni sana yanmak
Silüetin lütuf buyursun yegâne anılarıma
Lâl yüreğime bu hengâme karanlıkta.
Göz kapaklarımı sana kapatıyorum bu gece
Ahh Dziwawa yağ artık dünyama!