Anne Ve Patlayan Çocukluk
hastane koridorunda gitme diyerek patlayan bir çocukluk
derinden bir yakarış ve kırılan ses tonu
duvarda çatlamış bir yumruk
kesilen bir bilek
başka türlü açıklayamıyorum...
hastane koridorunda "gitme" diyerek haykırılıyor bir anneye
bir anneye,
bir annenin,
bir anne olman,
inan anne sıfatı saç rengine hiç uymuyor sevgilim...
çünkü hiç bir anne nefes alırken gitmez.
hiç bir anne nefes alırken gitmez,
benim annem betonların içinde sıkışarak nefes aldı
nefes aldı bana verdi
benim yaşamam için
annem ışık oldu ben önümü gördüm
bana baktı ve nefes almaya devam etti...
betonların üzerinden bir el uzandı,
annem beni yukarı doğru itti, benden sıkıldığını sandım.
o ittikçe ben derin nefesler, temiz havalar almaya başladım
birbirimizden koparken bile o kaldı, ben gittim...
çünkü anneler nefes aldığı sürece gitmez.
hastane koridorunda annem nefes almıyordu,
ben nefesimi ona vermeye çalıştım, alamadı...
annem nefes almayı bırakarak gitti
çünkü anneler sadece nefes alamazsa gider.
"gitme" diye haykırdım ama hiç ağlamadım
çünkü bir anne gitse bile gözünü çocuğundan ayırmaz...
bazı insanlar yaşarken gider,
bazı insanlar ölürken bile kalır.
bu yüzden sevgilim, sana uygun bir sıfat bulmakta zorlanıyorum...
sokak ortasında yırtılan bir ses teli
ağlamaktan rutubet kapan bir göz altı
kesilen nefesle beraber yarım kalan bir emir kipi
"gitme..."
hangi gidiş daha çok acıtır,
hangi intihar girişimi ölmek için geçerli bir sebeptir,
sevgilim
anneler yaşasın!
yaşasın anneler!
sen git sevgilim, git sen
ben kendimi oyalarım...