Annemi Özlerdim Bir Sabah Vakti

Zamanın ardında iz sürüştü
Tutunmaktan aciz bir ten
Perdeyi aralayan eller.
Sislerin arasında yürür adımlar
Kararsız ayaklarıyla tozlu yolda bir kadın
Dilinde dünden kalan ağır bir ağıt
Kurumuş yapraklar savrulur önünde
Yanında, sağında, solunda yüzlerini bilmediği insanlar
Nereye gidiyorlar?
Ki ben de neredeyim hangi istikamete gidiyorum
Bilmiyorum..
sadece yürüdüğüm yerdeyim.


Bir an
Kederlerin güçlü rüzgarında sendelerim
Adımladığım sağanağın yağmurlarunda çoktandır ıslanmışım
Bilmediğim sancıların uğrak yerine tutunuşum güvenle
Kanatmışım tüm yaraları meğer kendi ellerimle
Meczup kederlerin sabahına asmışım çile dolusu ümidi
Karaları bağlamışım başıma ellerimin kadınsı hüneriyle
Ummanımdaki tüm gemileri ateşe vermişim bir gecede
Ve şimdi tüm yaşanılanların mümessili benmişim
Muhatabı benmişim tüm yanılgılarımın?
Ve tüm yakarışlarımın bir ayazda dona kalışının
Sebeb-i sonucu da benmişim meğer...



Yaşantı dolusu güzelliği kucaklamak isterdim oysa
Düşten bozma karartıların sessiz kuytusunda yaşlanıyorum şimdi...

Hükümlerin çoğunu kendi ellerimle yargılayıp dar ağacına göndermişim
Tüm kabahatlerin ucunda kendim duruyormuşum oysa
Elimde iki iple kumanda ediyormuşum ucundaki kuklaya
Lavanta kokulu bir buhran dolaşıyor saçlarımın ucunda
Havalanan tüm kuşlara imreniyorum
Nasılda uçuyorlar özgür kanatlarla yukarıda
Martı livingstonda böylemi havalanmıştı tek başına
Birileri hapsolurken kendi yalnızlığında
Aflar dökülüyor dudaklarımdan.



Ben
Tüm yılgınlıklarımın, korkularımın,
Sevinç ve mutluluklarımın dizlerine kapanmak isterdim şimdi
Çiçekler güller sunmak isterdim cömertce
Sarılmak isterdim tüm kusurlarıma ve sırtını sıvazlamak isterdim
Tüm yanılgılarımın ve iç çekişlerimin
Eril ve dişil şiddetteki benliğimi kutlamak isterdim
Bir bedende böyle güzel yaşamalarından ötürü
Tüm gözyaşlarıma teşekkür etmek isterdim
Hem iyi hem kötü anlarımda hep yanımda oldukları için
Yalnızlığıma vize çıkartmak isterdim
İstediği gibi geçsin tüm sınırlardan
Bir hasretin gölgesinde sızlamasın varlığı
Ve ben bağıra bağıra susmak isterdim
Kalabalıkların inadına tenhalaşmak isterdim
Sakin bir kuytuda.


Dedim ya kahkaha olmak isterdim mesela
Sarsılsın isterdim güldüğümde bulutlar
Dokunmak isterdim kimliğimin en pırıltılı yanına
Ve öpmek isterdim alnının ortasında
Sırtladığı için bunca hengameyi
Tutmak isterdim güvenle ellerini
Daha önce hiç tutmadığım kadar
Tüm yaşanmışlıklara kadeh kaldırmak isterdim örneğin
sadece yaşandıkları için.


Hiç bilmediğim bir sahilde uzunca yürüyüp
Gecenin bir vakti koşmak isterdim deliler gibi
Sevdaya dair bir kaç büyük söz söylemek isterdim
Avaz avaza gecenin bir vakti
Kendi söylediklerimi anlamak isterdim
Dramatik kelimelere gülmek isterdim komikmiş gibi.
Sevmek isterdim daha önce hiç bilmediğim kadar
Sonra çekip gitmek isterdim beni hiç bilmedikleri
Kanatamayacakları diyarların ardına
Annemi özlerdim bir sabah vakti
Ve babam artık yoktu bu masalda
İki damla yaştı gözlerimden süzülen şimdiye.




Güneşin gölgesi değil
Gördüğüm rüyanın ertesiydi bana uzakları hatırlatan.
Geçmiş kıyılara ulaşamayan bir yalnızlık içimde
En trajedik operette ağlıyor gözlerim
Ve içimde bir sağanak dinmek bilmiyor.


Delicesine özleyen ve o kıyıya yüzemeyen
Bu beceriksiz kadın ben miyim?
Sadece gülümsüyor kadın
Gülümsüyor
...

06 Kasım 2013 75 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    / hiç tutulmamış kadar tutmak ellerinden ve daha çok kim bilir...

    seviyorum Maide Özgüç şiirlerini 👧