Anne/sizlik
Ruhu hüzne bulanmış bir yetimin
feryadını haykırıyorum bu gece.
Ört üzerime sevgini,Ben çok yorgunum anne.
Yüreğimden binlerce mızrak gelip geçti.
Sancılı kaygılar bölerken uykularımı,
Zifiri bir karanlığa boşalttım küfrün her rengini..
Ne yaptıysam olmadı;
Yenilgim hiçbir cümleye sığmadı.
Bildiğim bülbüller karga,
Kuruyan güller kasırga olup,
Kuş misali uçup gittiler.
Sen gideli, ben hep mağlubum anne!
Bırakıp gittiğin zaman içinde
buluyorum çocukluğumu.
Kollarımda izi kalmış kimsesizliğimin,Sırtımdan vuran vurana anne!
Şimdi düşlerim çiğnenmiş,
Hayallerim kor alevlerde,
Öylece u/mutsuz yaşıyorum.
Ne çok hırpalandım
Çok da örselendim
Sanki; mühürlenmiş bir kalbi taşıyorum.
İstemez miydim dünyam gökkuşağına boyansın.
İstemez miydim kalbim her acıya dayansın.
Ama, göğümün tüm maviliklerini çaldılar.
Griye bulanmış gökyüzü;
Bulutlar bile bana y/ağmıyor anne.
Acımı sığdıracak ne bir satır kaldı gönül heybemde,
Ne de kendimi yarınlara taşıyacak güç bedenimde.
Tümcelerim ağır yaralı,
Hislerime giydirecek cümlelerim k/ayıp
Topyekün ölüyor içimde umutlar,
Ve düşüyor dalından son yapraklar.
Yorgunum, çok yorgun anne.
Solgun ve ölgün!..
Hadi uyansana!
Sevilmeye aç hücrelerime,
Şefkatini katık etsene,
Düştüğüm yerlerden beni kaldırsana,
Onarsana kanayan yüreğimi.
Hasret figanları yumruklarken aklımı,
avare zihnime,
‘Bu da geçecek kızım’ desene.
Sema’yı kuşatan çığlığıma sükutu,
Kalbime susmayı öğretsene;
Üryan kalan ruhuma,
Abı hayat sunsana anne.
Zaman, suspus sözlerimde.
Aklımın çıkmazlarında yağmur lekeleri,
Hayat ağacım törpüleniyor gözlerimde.
Her gün biraz daha azalıyorum.
Yok oluyorum git gide!
Ömür dediğin,
kısacık bir eylem imiş meğer.
“Dilim sustu, yaram azdı,
Kalbim kanadı, kalem yazdı.”
Artık;
Yurtsuz bir mülteciyim bu evrende.
Sessizce ölü/yorum;
Katilimin işlediği cinayetten
haberi yok anne!
Ahh ANNE..! Ne uzun bir kelimedir yokluğun ömre...
Yürek dolusu tebriklerimle. Selam ve muhabbetle