Apokaliptik Rüzgar
Fırtınalarla cebeleşen ruhu
yorgun yaşamaktan
zavallı ruhu;
babilli bir heykel ustasıdır, zerdüşt
ve taptığı ateş gibi yüreğindeki alevler
günah taşımaktan yorgun, dermansız
tufanlarda cebeleşen
yüreği piramitlere
ağır yük kaldıran bir köle gibi
musa kızıl denizi ortadan
yarmadan evvel
yazılanlara nispet yük taşıyan
günahkar sokakları kutsayan
mecdeleli meryem'in oğlu gibi
Ve; şaraba müptela bir dilenci
gibi kovulmakta görkemli
sarayların kapılarından
üzerine kızıl yağmurlar yağarken
ve yorgun gidişin hemen ertesinde dudakların kuruduğu çöllerde
suların çekildiği kızıl denizin ortasında
diclenin fıratın son bulduğu
topraklarda peçeli bir rahibe
karanlık bir gülüş ile
çağırıyor günahkar gecelere
Ve ; tan yaklaşıyor ufuk moraracak
kutsal fahişe çıplak bedeniyle
pompei sokaklarında dolaşacak
günahkar ayak sesleri büyüleyici
yasak elmadan tadarak
yasak ırmaklarında yıkanacak
avuçlarına kanlı öpüşler bırakarak
birazdan Apokaliptik rüzgar esecek
unutulmuş bir kentin surlarında
bir dağ şelalesi söndürecek alevlenen çalıları.
Ve megiddo dağı devrilecek
fırtınalarla, tufanlarda eriyerek
duman kül savurarak rüzgara...
...yıldızları dökerek uğultu içinde
alevli bir yağmuru dökerek
köle iblis'e ibadete dururken
patlayan dağlar altında sessizce...
Suskun //