Araf
yalnızlık duvarından atladı gölgem
uzun cılız bacaklarımın üstünde dimdik
omuzlarımdan yansıyan
güneşin
ay ışığı bulantısını
içime çekerek bir adım daha attım
sessiz can çekişmelerden
ölüme...
bir adımda boğazını sıkı vermişcesine
yaşlı bir adamın bastonuna sımsıkı sarılışında ki
inatla...
dişlerimin gıcırtısında toz pembe rüyalarıma
tek kelime ile veda ettim
hak ile yeksan eden her köle gibi
bende içimdeki kor alevi tutsaklığım da öldürdüm
neden sormadım
bazen ağladım
yağmur kokardım bazen
yanaklarımdan akan tuzun nereden geldiğini düşünmeden
sebebi ziyaretini bilmediğim
rüyalarda
masal kahramanı olurcasına
sen pamuk prenses
bense....