Araf'ın Çocuğu
parıltılı mağazaların önünden kaç kez geçtim bilmiyorum
son dikişi atmak üzere olan ayakkabıma söz geçiremedim
kara berrak postallarım olsun isterdim
oldu ...
üşüyorum yine
çocukluğum hep kıştı
ne yapsam büyüyemiyorum
dört mevsim biranda biter mi
ne yaşam var bana
ne de ölüm
araf'ın çocuğuyum ben
çocukluğum devrediyor nöbeti gençliğime
kederin rengini değiştiremiyor saatler
renkli maskeler kuşanan yüzler görüyorum
neydi bu provalar ölüm kıyafeti için
değer miydi
toprak aynı toprak değil mi
Kül olsan da ateş değişmez ki
ne ateş var bana ne de toprak
araf'ın çocuğuyum ben
mağarasına saklanmış kof bilinçlere iyi dediler
doğrusu kılıcı olmuş mertlere de kötü ...
ne iyilik var bana ne kötülük
araf'ın çocuğuyum ben
güneşin batışına tutsağım
gündüz, su içinde bir avuç ada gibi bana
gecem de zifiri değil
diz çöküp göz kapaklarıma
karanlığın yetmediğini hangi lügatla anlatabilirim
ne gündüzüm var ne de gecem
araf'ın çocuğuyum ben
soğuk sulara meydan okuyan kaptanlar gördüm
en asi gemileriyle
göklere balıkçıl kuşları ulaştıranları...
tan kızıllığı sofrasında sıcağı içen şairler gördüm
mısraları tutuşmuştu
eriyen dünyanın ruhunda..
ne sıcak var bana ne de soğuk
araf'ın çocuğuyum ben