Arafta Durmuş Gibi
_ katlanamıyorum
sensiz karanlığı bitmeyen aydınlıkta kendimle uyanmaya
güneşle soluklanıp ay ile erimeye yeniden
salkım saçak gün ışıklarında saçlarını böyle dağıtmasan
aşk çöktüğünde pencereme kör gelgitlerle gözlerimi alıyorsun elimden
günbatımında
acılar içinde nasıl da kararıyor bulutlar birden
_ hoşça kal ateş
senin gibi cesaretim yok yaslı karanlıklara bürünmeye
korkuya dokunmaya yıldızlarla gece yarısından
uzaktan bakmaya pişmanlıklara acı salıp giden günde
yalnız kalmaya düşler sisi derinliklere indiğinde
şafakla unutuşa isyan
bu kötücül iştah beni ölümlü aşka itiyor sancılı yüreğimde
_ yarın belki yine uğrarım
uykusuz gecelerdeki uyuşturan ateşe bir katlanabilsem
akşamın yaslı karanlığında kokun karışıyor rüzgarlara hanımellerinden
ay ışıkları duvardaki gölgeni okşarken körce
kömür karası gözlerinde parlayan ışık düşüyor gökyüzüne
benek benek
rüyamda öyle belirgin gördüm ki seni
_ sen hep tek sevdiğimsin
aşkla yanarken ağlıyorum sessizce sesine gözbebeklerinde kaybolup
tut elimi dilekler gönderelim kayan yıldızlarla
güneşin aldatıcı bakışlarını hayal ederek bir an samanyolunda
düşler sisinde rüzgara kapılmış çam pürü gibi koyakta
umarsız dolanarak
tam ortasından geçip acının içinde sessiz ve sakince beklerken
_ kaygılı burgaçla
kaybettiklerim bulutlarda yol dönemeçlerinde artık
öylesine ve kendimle yalnız kalıyorum
günler boyu böyle kavramak için hayatı derinden erinçle
gözlerim kamaşıyor güneşe bakıp perde perde sen
arafta durmuş gibi ağlayacağına
elini uzatsana bana düşlerimden