Aramak
Hızlı ve aklımın en karmaşık haliyle
yürüdüm
nefesi soğuk şehrin kalbine doğru
bir noktada kanına değmeliydi ellerimin günahı
artık daha fazla yüklenemezdim kaldırım taşlarına
ve sövemezdim parkın köşesinde
tutarsız yanıp sönen lambaya
zihnimi yanlış okuyan
buza kesmiş sokakların
türlü serzenişleri eşliğinde
hırsla aradım kalbini
hep mateme meyilli kadim şehrin
ellerim bir sigarayı daha yakacak kadar sıcak değillerdi
ve bulduğumu sandığım her an bir yanılsamaydı sadece
umuyorum
bu sırada madam Maria
papatya çayı demlemiş olsun
başarabilirsem eğer günahlarımı şehrin kanına katmayı
uğrayacağım ona
cebimde milyonlarca kelime yazılı
bembeyaz bir kağıtla
sonra
zamanda kırılmalar yaşadığımı hissettim
ve duraksadım
önümde yaşanıyordu binlerce yıllık tarih
gördüm
inatla yükselen çocuk gülüşlerini bastıran
savaşları
ölümleri
acıları
ve yitirilmiş aşkları
gördüğüm ateş karşısında
son sigarayı yakacak kadar ısınmış olmalı ki ellerim
kaçak tütünün ciğerlerimi yakan acısıyla
daha önce görmediğim o sokaktan
can telaşına düşmüş gibi uzaklaştım
iyi gelse de
tanıdık sokaklara inmek
yoruldum hayli
her duanın ertesinde
yüzüme sürdüğüm günahların ağırlığından
bundandır bu gece vazgeçmeyeceğim
aramaktan
ve fakat
başaramazsam eğer
yenecekse bu şehir beni
kar üstüne de olsa yazayım son kez
Belkıs'a doğan Ay'dır Maria
saçlarına papatya
gözlerine şiir yakışır