Armağanım Olsun
Engin düşlere açıldığım kapılarda
Sonsuz sensizliğin bensizliğindeyim
Kim kimden ayrıldı
Kim kime kaldı
Gark ediyor tümcelerim...
Faniydi bu dünya
Evet,
Faniydi ya hani
Aşkın ömrünü bertaraf etmemeliydi yüreğin
Onun ömrü de bizim ömrümüz kadar olmalıydı
Aşkı yaşayamadık
Yaşanmaz sonsuzluklar biriktirdik
Bir de bensizlik
En çok sensizlik...
Şu kapı duvarı görüyor musun?
Seninle onun gibiyiz
Açtığım kapılarda duvara tosluyorum
Kibirli yüreğinin çay saatinde
Sana ölümüne kan kusuyorum.
Bu aşkta nefret olmayacaktı
Çok beterim!
Kadehleri aşka kaldırmıştık
Daimi günahlarımız olacaktı belki ama
Korkak olmayacaktık sevgilim
Hüzün de bulaştı saçlarıma
Boyatmak istedim
Hüzünler her daim siyahtı
Sarıyla bile kamufle edemezdik artık
Sen gözlerimi severdin
Severdin tabi...
Sana bakmayan,
Bakmayı dileyen gözlerimi severdin.
Yaşlarım da severdi
Gözyaşlarım severdi seni
Onlar en çok senin için akmışlardı
Al birini
Sür yüzüne
Islak yağmurlarımın teninde sabahla istersen
Engin düşlere açıldığım aşksız sabahlara
Şimdi bir de sensizlik eklendi!
Pardon o zaten hep benimleydi
Şimdi dördümüz oturuyoruz
Sensizlik
Bensizlik
Sen
Ve ben...
Bağlaçlar bile aynı yastıkta kocamamıza izin vermedi
Bağlaçlar bile birleşti de biz ayrı yerlerde,
Ayrı sabahlara uyandık.
Şimdi nokta ne fark eder?
Tümcelerin biri geceyi
Diğeri gündüzü yaşarken
Noktalama işaretlerinin hükmü mü geçer?
Kelepçele, vur ne olur
Ellerimi ayır istersen ya da
Öyle bir ayır ki
Kendi elimi tutmak bile sensiz mümkün olmasın
Merhaba küçük şehrin büyük insanı!
Ben kocaman bir şehirde
Sensizliğin gövdesine selamımı çaktım
Kibritim de armağanım olsun!