Ar/sız/lığına Cennetine S/at Beni
ben çoktan yitirdim uçurtmayı
hem de maviye boyanmış bulutun k/oynunda
anlamaz bir durumdayım
sendin bunu bana karartan bağbozumu zamanları
görüntüsü selametine sabırla pazara çıktı
satıcı bendim görenlere çingeneydim sana hasretimde
bir tek özgür kalan sendin içime sarılan halat demiriyle
biliyorken tel ile örülen demir kapı vardı
sınır boylarında isyan eden kaçakçıydım
her günün ayazına sensizliğin kollarımda can verdi
ben artık ezberi bozdum tanrım bana dedi
kanarsa yaram kahpe kurşun değdiği yeri yararmış
kırarmış kalemini yiğidin sevdasına kalırmış
inatçı ruhunla gönlüme akan bitmeyen sularında
ne hikmetse kördüğümü ateşinle k/estiğin rüzgara savrulur
düğümü demirden halattı bildiğim
sen çoşkun sular gibi akan munzurun yamacına düşer kalırsın
iki avuçla sularından içer doyarsın
düşersin yollara doğacak güneşi beklersin
kanayan sevgi sularına ılık bir tebessüm yayar gönüle
sevda bulutlar şiddetli alçalarak yayılır gider
b/ak s/özlerin tesiri aldı yürek yorgunu
aç yüreğin merdiven duraklarını say
kız senin boynun hiç uzadı mı ?
günbatımı uzayan gölgen yollara k/alışın azalsın
ölmek nedir ki hiç z/ahmetsiz esas olan gülüşlerini özledim
çünkü
seni severken içimde ne sabırlar tükettim
gül dostum
eski dost düşman olmazlığına vur
kör karanlığın bulutsuzluğuna uçur rüzgarınla götür beni yurduna
bir kez gülüşlerim sana emanet olsun
gülen gözlerine hasret bırakılan bu can sana f/eda...
ar/sız/lığına cennetine s/at beni
17.02.12 Karataş