Aşk-ı Ulyâ
..... ........
Vur alnımdan
Sayfa Sayfa aksın bu Yazı'm
..... ........
Şekvâm yok inan
Güneşin
Derin yırtmaçlı etek altı kıvrımına gizlenen
Gecem gibisin
Hangi Seviyorum Fırkateyni demir aldı
Kirpik uçlarıma istiflediğim
Berkittiğim pusarık düşlemlerimin
Tuzu çekilmiş limanından
Daha silememişken gözündeki çapağı
Sabahçı kahvelerinde demlenen beklemeler
Hangi vira ile toplanır
Geceden kafası güzel
Keş bir balıkçının cürüm kepçesinde
Gün sökümü vaktinde
Işığa kabaran
Senli zokalanmışlığımdan düşen
Zırıl çırıl inlemeler
Birazdan
Toparlanır
Ve
Siler burnunu kol ağzıyla
Bir teheccüd hâtiminde
Avucuma bırakılan redd-i kabûl duâlar
Hayır sever bir mendilin döşüne düşer elbet
Uzaklaşan gölgenin ardından
Tahta masanın gıcırtısında kuduran ağlamalar
Ve
Sağalır elbet
Mısrâlarına
Kanamalı vedâların
Çarpım tablosu enkâzını basan
Aklı doğum çatalında fetüs düşürmüş
Lohusa humması yanmışlıklara tutulmalar
Kaybım yok inan
Aklîma uğruna
Başı taşla ezilen Hâbil
Ya da
Lanetlenmiş
İlk kan dökücü
Kâbil gibiyim
..... .......
Çok naif, ince ince doku desem 👑