Aşk İkiz Doğurdu Biri Sevgi Oldu Diğeri Nefret
Aşk ikiz doğurdu,
Birinin adı sevgi oldu,
Diğerinin ismi ise nefret.
Ne aşk vazgeçebildi sevgiden,
Ne de yalnız bırakabildi nefreti.
İkisinin de özünde de vardı aşk,
İkisinde de büyük bir şehvet ,
İkisinde de büyük bir acı hakimdi.
Sevgi,
Hiç bitmeyecekmiş gibi duran o saf duygu,
Hiç solmayacakmışcasına açan bir gül gibiydi,
Hiç kararmayacak ya da körleşmeyecek gibiydi.
Yıldızın ışığı, Ayın aydınlanışı,
Dünyanın nefesi, Venüs'ün sitemkarlığı gibiydi.
Sevgi.
Nefret,
Hiçbir zaman dinmeyecek bir acı,
Hiçbir zaman sönmeyecek yakıcı bir ateş,
Hiçbir zaman geri gitmeyecek bir umutsuzluk gibiydi.
Çılgın bir deniz, kıvılcım tüten bir yangın,
Nefessiz bırakan bir gaz, ölüm gibi kara bir el gibiydi.
Nefret.
Aşk, her şeyin başlangıcı olan o büyük Aşk.
Rahminde saklıyordu tüm gizemi,
Hiç kimsenin haberi yokken,
Gebe kalmıştı bir an,
Gözler kör, diller lal, eller felç, kalp durgun.
İşte o an, habersiz kapıyı çalan;
'Aşk'
Gebe kalmış sevenin yüreğinde,
Sevdiğinin gözlerinde,
Nefesler tutuldu o an,
Merakla beklenildi bu final,
Doğan ikiz oldu,
Sevenlerin yüreğinde ve gözlerinde,
Biri sevgi diğeri nefret.
Birbirine denk iki duygu, iki kardeş
Biri Habil gibi saf bir Güneş,
Diğeri Kabil gibi kör bir kuyu,
Sonuç ise, ya yaşam oldu kalbin derinliğinde,
Ya da ölüm oldu ruhun özünde.