Aşk_zaman_oyun_eskitemediğim Çocukluğum
Bu bahar başka açtı yaprakları elmanın.
Kiraza duran ağaç,
Aşk mevsimine hazırladı kendini.
Rüzgar ,'gökyüzü' esemem dedi.
'Topraksız' duramam dedi surlar.
Bir deli, bir deliye aşık ,
O ırmakta yıkandılar.
Şimdi yosun tutmuş düşleridir,
Onları ayakta tutan...
Balıklar rengarenk dolaşıyor
Düşlerinin alnında.
Bakıra çalan gölgeyle oyalanıyor güneş.
Aşk olup kanatıyor gözlerini o şarkının.
Aya bir şey kalmıyor...
Yalnız adamlar tek yürüyor sokaklarda.
Yürek çarpıntıları, soğuk nefes darlıklarında(,)
Soluyor(,) titrek, ürkek güvercinler,
Yüzer gibi uçtukları havayı.
Bahar sensiz olamam diyor güze.
Yapraklar tohuma kaçmış kızları kıskandırıyor açık pembe çiçekleriyle.
Toprak gül,
Toprak renk , terlemiş.
Durmayı bilmeyen!
Dur duraksız o masal-(da)!
O masalın tek kahramanı 'O' değilmiş.
Zamanın geçmişinde havada asılı sözcükler,
Zaman geldiğinde...
Ve döküldüklerinde Tanrı'nın dilinden
Gök/yüzlü çocukların ak yüzlerine.
Şarkılar söylermiş zaman ve ağlarmış Tanrı.
'Zamanın zamanı geldi artık ' dediğinde,
Onaylanırmış başlangıçlar.
Yalnızlık utanır, boynunu eğer,
Kendini en ıssız kuytulara saklarmış.
Kuyulardan ay toplarmış çocuklar
Yürekleri alaz.
Doludizgin yılkı atlarıyla koşar,
Ortak düşleri, hayalleri büyütürlermiş.
Dillerinde henüz eskitilmemiş a y(n)( r) ı şarkılar...
Düşleri(;) ortak (,) umutlar,hayaller büyütürlermiş.
Sonrasında emekle-yerek büyürken, büyüttükleri
Çocukluğun o yavaş geçen zamanları
Oyunlar(ı)....
Gözbebeklerinin önünden bir bir geçermiş.
Kısa ömürlerinin anıları kirlenmesin diye,
Kirpiklerinden öpermiş yaşlar yalnızlıklarını.
O zamanlar, birdir bir oynadıkları sabahlar, coşkuları...
Sapanla vurulmuş bir güvercin hüznüyle savrulmazmış toprağa...
O zamanlar;'uçmak' ağlamazlarmış...
Dokuz taşları,
Yakan topları,
Çelik çomakları varmış.
En son oynadıkları saklambaçta hepsi ebe
Ama yine de aradıkları kayıp zamanı bulamaz,
Sobelenirlermiş çocukluklarına.
Eskimiş günde,
Eskiyen günde bile
Kimse söylemezmiş yarını.
Kimse şikayet etmez, sobelemezmiş.
Zamanın ebe,
Ve sonsuzca gebe olup da doğuramadığını ....
Sadece doğurduğu sanılanları,
Bir bir öldürdüğünü,
Sonradan ağ(n)layacaklarmış.
Ne garip değil mi?
Hepsi zamandan alacaklı!
Anılar düş(yüz)-lerde saklanır,
Zaman zamansızlıkla kuytulanır,
Yarının gölgesi düşermiş bugünün üstüne ve dünün hayali başıboş dolaşırmış...
Bugünün dünyası yarına düşer,
Zaman karalanır,
Aralanırmış....
İşte o yüzden;dünün gelgiti, yarının bugününde,
İşte o yüzden kirazlar ağaç...
Ağaçlar toprak,
Toprak kurumuş dal!
Ki bazen de
Açacak çiçek,
Yenecek narmış!
Bozkırlarda sürüklenen,
Oyuna gelen yarının gölgesi;
Kah unutulmuş bir kalp,
Kah imbat,
Kah bir keşiş duası,
Kah vurulmuş o sevda bahçesi
İmiş
Vurulacak, vuracak, yarını düne taşıyacak zamanmış ki
O da bir gün unutulacakmış.
12 nisan 2010-istanbul
Güzel bir çalışma yazım kuralları satır başları Türkçeye özen anlatım şekli kısaca ayakları üzerinde duran şiir seni kutluyorum günün şiirine adım atmanı dilerim bil hassa yazılım şekli örnek olarak alınmalı
Tebrikler kaleme
En son oynadıkları saklambaçta hepsi ebe Ama yine de aradıkları kayıp zamanı bulamaz, Sobelenirlermiş çocukluklarına.
Dünün incisini ve incinin sahibesini kutluyorum. 👍
Böyle uzun soluklu şiirler için demek biraz genç olmalı...Harikaydı..Kutladım efendim.Selam,saygı...
arefeden bayramlik giyinmiş şiir içinden (çocuk) geçiyor beştaş oynayan çocukluk pitikare giyinilmiş 'hala' eteğinden bozma askili giysi. ah çocukluğum büyüdüm ben.(
Her Kelimede Bir Sobe Oyunu Gizli... Her Cümlede Bir Aşk Gizli... Çok güzel... yüreğinize sağlık...😊