Aşka Sür Beni
Tutmaz bizim mayamız/da fitne fücur,
Bunu, yaz aklının bir ucuna ey yar,
Alnımızın orta yerinden, döşümüze kadar bölse de bu sevda,
Bil ki, milim titremez gönül sıratında dizimiz,
Mecnunun yandığı çöl gibi kavrulur,
Haktan yana pişer her zerremiz,
Biz mazlumuz ey yar! Mazlum biliriz her canı...
Biliriz...
Vuslata giden yolda diken gül kokar,
Güle ağlayan g/özde hep zemzem akar...
Duy, sende duy bu ince feryadımı,
Ve ardın sıra acz ile bırakma,
Bırakma sakın gözlerimi kan çanağı,
Bırakma beni kendimle bir başıma,
Koma ne olur...
Koma beni öyle yıkık ve çaresiz viraneler gibi...
Bil ki...
Sensiz, aldığım her nefes haram bana...
Ecelim olsan, yüzüm hep döner sana
Korkarım...
An gelir yetmez gücüm, ellerini tutmaya,
Belim bükülür, belki tutmaz dizlerim,
Dil dönmez,
Akıl ermez sevdanı taşımaya,
Ya bu dünya ağır gelir,
Ya da ağır gelir bu ömrü sensiz yaşamak...
Ve...
Sessizce başka şehirlerde yaşlanırsak ikimiz,
Yapayalnız,
Kimsesiz,
Öylece boynu bükük çınarlar gibi...
Yaşlanmak diyorum, ellerini tutmadan yaşlanmak,
İşte, böylesi yaşlanmak kor adama can cazım.
Sen o zaman gör yangını, o zaman gör ciğer kokusunu,
Anlarsın yanmak neymiş, nasılmış vuslat ateşinde...
Bilirsin,
Gözlerin, hele gözlerime baktığında, kâinat nasıl durur,
Karanlıklar ağarır,
Yüzüme nasıl bir aydınlık vurur.
Ant olsun be,
Ant olsun ki, aldığım her nefes senin için.
Kâinat yıkılsa gidişini aratmaz hiçbir sebep,
Ve...
Hiçbir şey, hiçbir şey acıtmadı, yokluğun kadar.
Hadi, yarınlara keşkeler dizmeden gel,
Tut elimden aşka sür beni, aşk ile kor'a bele,
Ben başka yol bilmem ki can cazım,
Hele sen bana bir fasıl aşk üfle,
Kana kana aşk içeyim göz bebeğinden,
Sağım solum aşk olsun,
İki kere ikide,
Ondan sonra da aşk olsun...
Dönsün bütün hesaplar cehennem ateşine,
Zaten cennet değil içimdeki bu sensizlik...
Hadi tut, tut elimden aşka sür beni,
Bir fasıl aşk üfle, ya da öldür beni...
(yorgunkalem)