Aşka Yorgunum Üstad
Ne yabancı gözlere bakabilirim,
Nede gönlümü verebilirim,
Yorgunum üstad yorgunum
Buruk bir çocuğa benzedim,
Gözlerimin yağmuru dinmez oldu,
Saçlarımda birer kar taneleri,
Yorgunum üstad yorgun
Ne ayağımda bir adımlık derman var,
Nede kollarımda sarılacak kadar.
Süslenmiş sözler söyleyecek kadar inancım yok
Göz kapaklarımda harabe olmuş aşklar,
Açamıyorum şimdi, yorgunum üstad,
Uzanmışım zifiri karanlığın ortasında,
Ne düşmanı beklerim, ne bir dostu,
Ruhum elden gitmiş,
Yerde yatan sanki bir insan postu.
Gönlümde derin bir boşluk,
Ufku belirsiz, istikbali yok
Narlarda yanıyorum sanki
Yok, sonu bunun üstad yok...
Emsali görülmemiş bir keramet beklerim,
Bilmem üstad daha çok mu beklerim?
Arkamda Kaf Dağına benzeyen hüzün,
Avucumda ise sönmüş güneş...
Üstad! Ne gece anlıyor beni ne de kör gündüzler,
İçimde uçsuz bir sızı var,
Bitap düşmüşüm fark etmeden,
Can damarıma atılmış siyah bir kördüğüm,
Üstad nerede benim o eski gülüşüm?
Üstad!
Şimdi mecnun oldum, Leylalar olmadan,
Hapishanedeyim sanki
Bir ömürlük yalnızlık işlemiş ruhuma,
Geride yarım kalan, 'asırlık yetim bir sevda...'
Üstad!
Demir parmaklıkların arkasında:
Delicesine yaşayan bir hayat,
Unutulmamış burada aşklar,
Duvarlarda, yerlerde yazıyor,
Paslanmış demirin arkalarından,
Mektup getiriyor rüzgârlar,
İnsanlar rengârenk şen şakrak,
Türküler şarkılar bir âlem,
Ama yorgunum üstad...
Ne şarkılar dinlendirir beni,
Nede küflenmiş mektuplar
Ne beklerim yarım kalacak sevgiyi,
Nede kollarımı açıp sarılmayı bekleyecek bir yâri...
Çünkü yorgunum üstad yorgunum...