Asker
Akşam ezanıyla iftarlarını açarlarken
Lokmalar diziliyordu boğazlarında.
İki yaşlı ve yorgun yüreğin
Dile getiremedikleri
Yüzlerce sözcük olsada
İki çift göz konuşuyordu sesli,sesli ama sözcükler sus pustu...
Baba doydum diyerek kalkıp sofradan
Oturup tahta divana
Bir sigara yakıp çekti içine
Yüreğinde onu sık boğaz eden dile getiremediği
Söyleyemediği sözcükleri boğmak istercesine
Tuttu sigaranın dumanını bırakmadı...
Anne sofrayı toparlayıp bıraktı öylecene
Bir duvardaki resme baktı
Birde dış kapıya.
İşte yine sağ gözü seyrim işti
Süpürgeden bir çöp koparıp
Yapıştırdı gözünün üstüne...
Sırf konuşmak olsun diyerek
Bey dedi; Haççalara gidelimmi az
Olmaz dedi adam
Belki arar...
Gözü bazı,bazı kayıyordu beyaz cama
Afşar kızı boşanmıştı kocasından.
Bebek bekliyordu bir başkası
Yılın bebeği diyordu tuzu kuru spiker.
Antalya sahilleri cıbıl,cıbıldı....
.....Tarkan Amerika'ya yerleşmişti....
....VE SON DAKİKA haberi....
.....Cizre de iki asker şehit düşmüştü...
Yüreği büyüdü,büyüdü
Göğsüne sığmaz olmuştu.
Kanı çekilmişti damarlarından.
Telefonun çalan ziliyle kendine geldi
Bir sızı duydu nasırlı parmaklarında
İki parmağı yanmıştı...
Kimdi.?
Oğlumuydu.?
Ya...
Alo dedi ürkek sesiyle..Alo.....
Baba benim diyordu telefondaki ses
Benim baba...
Oğlum sen ha diyebildi
yaş süzülüyordu gözlerinden
Konuşamadı...
Anne sarıldı telefona
Ipıslaktı yanakları
Oğlum....
.Kuzum...arasana oğlum.
Baban para çıkarttı aldın mı oğlum.
Bir somun ekmeği sırtından eksik etme oğlum...
He oğlum....
İyi oğlum....
Tamam oğlum.... Biz iyiyiz oğlum.........
...........Sağ ol oğlum...
Telefonu kapatıp baktı babaya
Gözlerine fer..
Yüzlerine kan gelmişti.
Bir yumak oldular aniden
İki yaşlı yürek
Ağlıyorlardı hem de hıçkıra,hıçkıra...