Aşkın Eylül'ünde Gözlerine Heba Ettim Ben Hayatı

Şimdi şehirler geçiyor üstümden,
Aşklar, acılar...


Kapısından sensiz girdiğim bir gece daha.
Uykularımı bölen sessiz çığlıkların,
Uzak bir kent kaldırımına yaslıyorum bu yorgun bedenimi
Yokluğunun ayazında
Kendi intiharlarıma bir yenisi daha ekleniyor
İçime seni iliştirirken
Bir martı kanadındaki çocukluğumdan vazgeçtim ben
Şimdi kaybettiğim çocukluğumun ağır kurşunlarına vuruluyorum
Ve acıtmıyor yine de canımı senin kadar hiçbir şey.

Seni sevdiğimi söylemektendir dudaklarımdaki bu nasırlar..
Beni yokluğunun zamansızlığından bırak içine
Uzaklığının koynunda,
Tenime kazıdığım gün sayma nöbetlerim,
Takvim tutmaz özlemlerinle en büyük savaşım..
Özlemekten kimse ölmüyor buralarda.
Bu ölümler kimden kalma,
Ve neden ikinci el bir yalnızlık bana bahşedilen
Kime açarsın yüreğinin görünmez kapılarını
Bilmez misin,
Ne zor geceler atlattım ben yokluğunda.
Senden gidebilecek tüm cesaretlerimi ateşe verdim.
Bu aşktaki en büyük gaddarlığımdı bu acımasızlığım.

Kırık ezgilerin yüreğime acı gibi geldiği
Bir mevsime gebe bırakıldı bütün ayrılıklar
Sorar mısın kendine?
Hangi çıkmaz sokağa saptın,
Hangi yokluk beni senden aldı,
Ne diye verdin beni.
Kime?
Ne verdiler karşılığında sana.
Oysa bana karşılık gelebilecek hiçbir şey yoktu.

Giderken unuttuğun bir şeyler vardı.
Kendini unutmanı isterdim.
Bir gün daha eksildi ömrümden,
Uzatmalı ayrılıklar,
Suskun dudaklar.
Yürüyorum,
Gece sessiz ve yağmurla yıkanıyor kaldırımları gözlerimin...
Duası eksik gülüşler peydahlıyorum yüzümün kırılgan tarafına.
Yüzüne sürüyorum,
Gözyaşlarımı.
Üstü kalsın diyorsun acılarımın.
Üstünü bırakıyorum mutluluklarımın...

Bana ayrılığı sorduklarında,
Sensizliği hiç düşünmediğimi söylemiştim onlara.
Ölümün neresi düşünülür ki?
Kendi cenazemde,
Nasıl bilirdiniz sorusuna,
Hiç iyi bilmezdik diyeceğim.
Ah sevgili,
Senden sonra hiç iyi olmadım ki,
Olamadım ki..
Sensiz geçecek bütün Pazar sabahı kahvaltılarından başlıyorum
Her şeyi terk etmeye.
Aynadaki gülüşlerimden tanıyorlar beni.
İçimin en karanlık sokaklarında kaybettim seni,
Hiçbir yalnızlık da bulamıyorum.
En az şehrin kadar kalabalık bu acılar.
Eski fotoğraflarda saklı kalmış,
Sol gözaltına bıraktığım öpüşlerim.
İçimden geçen hiçbir otobüs sana varmıyor.

Aklınla yüreğin arasındaki,
kör bir noktada kaybettim kendimi.
Şimdi bir kent kadar ıssız,
Ve bir kent kadar yorgunum.
Hiç olmamış gibi bir de yokluğunu bıraktın giderken.
Yanına aldıklarının arasında bir tek ben yoktum.
Olmak istediğim yerden uzakta,
Sensizliğin beni bir darağacına astığı gecede,
Yok oluşlarıma artık bütün sitemlerim.
Kim sorsa seni, öldü diyorum içimde/n.
Kim sorsa yerimi, solunu gösteriyorum...
Anlamıyorlar oysa,
Her sabah yaşamayan bana verdikleri selamın,
Hiçbir anlamı olmadığını...

İnandığım değerler,
Hep bir başkasına intihar,
Ve ölen yalnızca ben oldum,
Kapı aralarında...
Bir aşk kadar yıkılırdı insan,
Oysa ben bir kentin altına gömülmüşüm.
Ellerinin soğukluğundan anlamalıydım,
Bu aşkın nereye varacağını.
Ama bildim ki hep,
Son durağı ölümdü ayrılıkların.

Biliyorum ki;
Bensiz bir gecenin içinde
Tüm kadehlerini bana kaldırıyorsun ayrılığın.
Hadi,
Bir iyilik yap
Ve,
Dudaklarındaki kahkahalarda öldür beni..
Kalmak için artık erken...

Belki de hiç bilmediğimizdendi ayrılığı.
Bu kadar kısa cümleler kurmayı niye sevdik.
Yalnızken bir anlamı yoktur hiçbir şeyin.
Bilmeni isterim;
Başka gözlerde arayacak kadar az sevmiyorum seni.
Yine de senden ayrı bir yatağa sığınmak,
Soğuk ve acı !
Göç eden bir duruşun var aynaların karşısında.
Gülümseyişlerinin dudaklarımı öpmesini isterim.
Az derim belki de,
Tekrar tekrar..
Öpüşmeyi de seviyorduk oysa 'biz'.
Sevişmelerimize ayrı bir tat.
Onca yolun ötesinde,
Nerede beklemeliyim seni.
Geçtiğin yollara serildim.
Ve bil ki;
Keşke hep yanımda olsan.
Yine özlerdim,
Ama dağılmazdım...

Mutluluk beni teğet geçiyor hep,
Bakma sen gülüşmelerimize..
İçine kadar sana battım ya..
Çok yağmurlar gördüm ben.
Sen bilmezsin.
Yine de içimden geçen hiçbir otobüse,
Yolcu olmadan bilemezsin beni.
Bir gün gidersin,
Hiçbir şey olmamış gibi.
Bilemezsin görmeden,
Nasıl bir sevdaya düştüğümü.
Bir gün düşünüpte hatırlarsın.
Bir gün gidince,
Düşünce ben yokluğuna,
Düşünce sessizliğe,
Rengini yitiren bulutlardan anlarsın,
Her gün ağladığımı...

Kısa vedalar uzun ayrılıklar..
Hayat hep bana kör.
Yeni başlayan bir acı bu..
Garson !
Bana biraz tuz...

20 Kasım 2011 85 şiiri var.
Yorumlar (6)
  • 13 yıl önce

    Yüreğinize sağlık.Herşey yüreğiniz kadar güzel olsun sevgiler...tebrikler...

  • 13 yıl önce

    Yorumlarını esirgemeyen güzel yüreklere teşekkür ediyorum..

    Şiirin Kadir Kipmen tarafından seslendirilmiş halini aşağıda ki adresten dinleyebilirsiniz; http://www.facebook.com/video/video.php?v=320147378002837

  • 13 yıl önce

    kutluyorum sizi şair dost.teşekkürler güzel şiir için.

  • 13 yıl önce

    Çok güzel şiiriniz.Aşkın sorgulanması gibi,sitemi ve acısı.

  • 'Yeni başlayan bir acı bu.. Garson ! Bana biraz tuz...'

    yanılıyor olabilirim belki tuz: benim bildiğim tatdır belki şair acının üstüne tatlanmak istemiştir/bilmiyorum ama okuduğumdan anladiğim ironi yapmış gibi yani acı üstüne acı..

    takıntılı olmak hastalık halidir bende hastalıklı birisiyim zaten umarim şair beni bağişlar..

    he; şiirin geneli? tabiki güne yakişmiş final bu şık düşümün gölgesinde kalsin bari..

    sevgimkere saygimkere..