Aşkın Kayıp Günü
Yılların kovaladığı bir kaçan mutluluktum ben
Dokunduğum her elde bir iz vardı, geçmişten
Sonbahar tadım dillerde, damarlarda kalırdı
Ağlamaklı ses tonum acıda saklanırdı
Yağmurlu gecelerde ve soğuk akşamlarında kışın
Dolaşır kelimelerle, savrulurdu ak saçım
Rakamlar aklımdan silinir giderdi her gün
Doğduğum günden beri ölümdür benim yaşım...
Bir gün dalgalanırken yine o şanlı, mağrur deniz
Rüzgârın ardına saklanmış eller gördüm, buz gibi
Hüznün eviydi sanki bu ağlamış soluk beniz
Gözlerindeki karanlık bulut, sanki sonsuz gibi..
Başı olmayan bir masalın mutlu sonundan gelmiş
Silmiş tüm mavileri, pembeleri kitabından
Okuyamadan hayatı ölüm sınırına ermiş
Geceyi görmüş bir günün doğmayan sabahından...
Anlattıkça duruldu su; anlattı, sustu sesler
Bu suskunluğu harflere böldü tüm bildiklerimi
Dağılmış damlalarıyla yıkandı tüm nefesler
Öldürdü içimde çoğaltıp tüm sevdiklerimi
Gizemi unufak etti kederden ulu dağları
İğne deliğinden geçirdi sevda isimli kılıcı
İlmek ilmek söktü zulüm ördüğü sert ağları...
Gülüşü geçici eyledi, düşünceleri kalıcı...
Ben utandım bu kara boşluğundan sözümün,
Kaçışlarımdan kaçtım, şımarık yaralarımdan...
Perde perde indi ufuk çizgileri gözümün
Caydım içime hapsettiğim paslı naralarımdan..
Pişmanlıktan kalemlerle karaladım alnını göğün
Üfledim, yıkıldı yalanların kumdan kalesi
Eteğime takılan zillerle bu görkemsiz düğünün
Sızdı ?yok' alemine ağlayan cılız sesi...
2912201002:07