Aslı Yok
aslı yok
uydurulmuş bir geceydi veya
rüyaların samimi sevişmesine giren çağrı
yolcu ve yollarından kaçan kalbimiz
bir uçak düşüyordu üzerimize
dağların avuçlarına konmuş
ve bizi bulacakları bir kaçış öncesinde
bir birine karışan ayaklarımız vardı
ne garip şeydi
gözlerine dalarken daha ötesi
sanki bu zamanı yok sayan
kirpiklerin uzuyordu içimde
şerham dudakların sarmaşık dansı
arzulu bir baş dönmesi vardı içinde
tadını bulunca
aklından kopardığın yasak elmayı
ikram edecek bir elin olmalıydı oysa
öyle kayıtsız bakışıyorduk ki seninle
haberin yokmuş gibi
aka aka
aşkıma vardın
kısık sözlerini titreyen uykuya bırakmış
bu karışık seneler ötesi festival
yanımda soğuyan aleve kanıp
penceredeki ışığa daldın
hatırlamanın buğusu
uğultusu cama vuran kiraz ağacı
dallarını göğe salan sesindi
sonra nasıl inanıyorsak öyle
ahşap duvarların arkasını saydamlaştıran
orman belirtileri dindi
dudağımda hızlı bir yara kabuk bağlayıp
aslı yok dedi.