Atatürk Bulvarı'nda Yürüdüm

Belki Tanrı'nın bir kuluydum
Belki değildim
Belki dört ayaklı bir maymundum
Belki değildim
İnsan olmayı denedim
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Küçük bir çocuktum,ne çabuk büyüdüm ?
En önde bayrak,majörün ardında
İskoç trampetime vura vura
Göğsüm önde
Başım dik
Nisan'ların yirmi üçlerinde çocukluğumun
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Sonra büyüdüm,kamışa erdi su
Güzel kızlar salınıyordu sanki kuğu
Ne yapalım ecdadıma çekmiş gençliğimin huyu
Kırarak okul günlerini
Yaşayarak Mayıs'ın güzelliğini
Havuzunda serinledik
Sevgilileri salladık
Ne de güzeldi gençliğim
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Zamansız büyüdük
Erken mi yaşlandık ne
Ağarmadan ,kelleşmeden kelle
Tadamadan dünyanın güzel nimetlerini
Geçiverdi gençliğin zilleri
Beynimize girince felsefe bitleri
Düşündük ne,neden,niçin diye
Merak ettim bilimin temeli diye
Geçerken hayatın tatlı günleri
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Karanlık çöküyordu şehrime
Sokaklar boşalıyordu
Kimbilir ,sevgilim evine doğru yol alıyordu
Ellerim cebimde
Ceplerim kevgir
Yüreğim bezgin
Karşıdan gelen çember sakallı Müslüman
Belli ki uzun saçlılara fena halde düşman
Karardı mekan aysız gecede
Sevgilim varmıştır artık evine
Ellerim cebimde
Göğsüm önde,başım ileride
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm


Sabah oldu,sabahlardan bir sabah
Çoğu zaman göremezdi ya güneşin doğuşunu
-gece kuşu-

Sessizliğin ürpertisini iki kuş bozuyordu
Bir adam yürüyordu yarı uykulu
Bir kadın umarsız cam aralığında uykusuz
sevgilim
boş cadde
boş sokak araları
boş kalbim
bomboş cebim
bomboştu beynim
karanlığın aydınlığında yarınıma
tek başıma
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Dünü de ,bugünü de hatırlar şu garip çocuk.
Dünün güzelliğini
Bugünün küçülen değerlerini dünden
Dün az biraz almıştık
Bugün hiç
İstersen o az birazı kimse alamaz elden değil mi ?
Uzun yelem,beylik ceketim
Cebimde kalemim
Başımda beynim
Yüreğimde sevgim
Bin yıl sürünsem
Cehennem de pişsem
Ne bir ümmetim
Ne de sürüngen
İki ayak üstüne dikildim
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Sıcak bir günün öğlesinde
Yere dökülen mal pazarında
Köşe başlarına dizilen et yığınlarında
Yoksulluk,eziyet,sefalet,sömürü düzeninde
Köylünün yağlı kasketi düşük
Çocuklar besisiz
Fileler dolu,mideler doymuş
Yiyiciler,vurguncular,asalaklar
Yaşama hakkı mutlu azınlığın
Küçük insanlar,büyüklerin ayakları altında
Keşmekeş bir düzende leş yiyicilerle
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Türlü gariplikler arasında
Soluk alınmaz bir şehrin havasında
Tutulan tüm köşe başlarında
Çıkamaz şimdinin temiz çocukları yarınlara
Su karışmış yavruların biberonlarına
Büyüyemez insan yüreği
Çoktan kırılmış göğüz kafesi
Kimbilir onlar nedir,necidir bilinmez
Yine de
Ülkemin karanlık sokaklarında
Korkusuzca
Bir başıma
Dayısızca
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.


Saldırsa da yobazın kuduz köpekleri
Saldırsa da sözde aydın kelleleri
Saldırsa da koca göbekli
Saldırsa da insan görüntüsündeki
Yalancı,düzenci,hırsız,adi
Yurdumun bitmeyen ganimetiyle
Sömürüyle
Namussuz burjuva nutuklarıyla
Herkes birbirini dişlerken
Bir şeyleri yerken
Sabittir değişmez yerim
Dikenler içinde
Atatürk Türkiyesi'nde
Kan revan içinde
Rezil rüsva
Düşe kalka
Ağlaya zırlaya
Atatürk Bulvarı'nda yürüdüm.





5 Nisan 1993

30 Kasım 2010 85 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 14 yıl önce

    Muhteşemdi....👍👍👍 Tebrikler saygılar....👑

  • 14 yıl önce

    Şiir mi düşmüş geceme Gecemi sinmiş şiire İçten, samimi, cesur, akıcı ve uzuuuuun bir solukta biten yoldan gelmiş gözlerime misafir şair.

    Hoş gelmiş bunca kayıp dizeler içinde tekrarları kendinden bıkmış anlamsızlıklardan sıyrılıp şiir şiir.

    Tebrikler ve saygımla...

  • 👍👍👍👍👍yanınızda ben de vardım. kutlarım. eleştirim mesajda..