Ateş Böceği

Kumsalın üzerinde uzanan gökyüzü
evrenden daha büyüktü
Kumların yüzeyinde ay ışığı oynaşıyordu
güneş gibi değildi bakamıyordunuz bile...



Beyaz uzun bir elbise vardı
orta yaşlı, esmer tenli kadının üzerinde
dudağının kenarında kırık bir tebessüm
gözkapakları davul gibi şiş
gözleri iki ince çizgi gibi
asılı kalmıştı yüzünde...


Nefret etmek isterken
aşık olduğu, tapındığı insandı o!


Uzağında durmaya çalıştıkça
ateş böceği misali, ateşine koşmuş
kaçmaya çalıştıkça,
gölgesine sığınmıştı farkında olmadan
yaşam halkalarını
onun çizdiği eksende bütünlemiş

hüzünlü bir aşk şarkısında
düğümlenmişti dilleri...



Ya şimdi!
Az ötesinde duran adamda kimdi?


Elleri metal bir cismin üzerinde
öfkesini kusuyordu
zalimliğinin çatal dili...


Bir el silah sesiyle
dehşetle dalgalandı
orta yaşlı, buğday tenli kadının bedeni
kumsalı, barut ve kan kokusu sardı

Uzun ve yumuşak ışıklardan oluşan
gözyaşları döküyordu
gökyüzünde donan ay


yanmıştı ateş böceği
kapanmıştı son perde...

02 Temmuz 2011 330 şiiri var.
Beğenenler (8)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    çok şık yine....

    tebrikler şairem👍👍👍

  • 13 yıl önce

    ..aşk ve nefret birde 'intikam' öyküsünü anlamlı güzel mısralara sarmıştı şaire çok yakıştırmıştı ateş böceği imgesini güzel şiire..teşekkürler ilayda hanım..tebrikler...

  • 13 yıl önce

    Çok hüzün..

    Sahne canlandı gözlerimin önünde..

    Neden diye sorasım geldi..

    Aşkı neydi böyle sonlandıran..

    Sevgilerimle..