Ateş Dağı/ Sürgüne Giden
her akşam güneş batıyorken
dağlar rengini kusar kızıllaşır dünya
ki dünya sirenlerin elindedir
bense kırılma noktasındayım ışığın
yine de
akşam olur ben üşürüm
yapraklar da üşür
bir çığlığımdır artık umudumda
umudum üşür
yakamoz sanmıştım
ince ince hançermiş bu gözlerimde gezinen
yine de konuş ey ateş dağı
sen konuş
belki güneşler doğar içime
yaralarım sarılır
eğreti ışıklar sundum yüreğime oysa
bir ejderha sırtına düştüm düşeli
en çok yangın yerlerindeki yürekleri
ve onları söndüren bilinçleri sevdim
yine de
akşam olur ben üşürüm
yalnızlığım da üşür
bir nehir olurum çoğalırım
suyum üşür
ellerinden kayıp düşüyorsa kırılgan bir sessizlik
ey çirkin dağ…
yollara dökülmenin vaktidir artık
kitaplarıma karlar yağmış
kalemim buz tutmuş
üstelik
lanet anılar yüklüyor bana
bu yosma saçlı rüzgarlar
durmadan kuşlar göçüyor içimden
dağların çizgisinde kızıllık
sürgün
ve süngü sancısı
eksilmiyor
bütün dünyayı çekiyorum ciğerlerime
bütün körfezleri/ bütün boğazları
nefes alamıyorum boğuluyorum yine de
ben yalnız çığlığıma sürmüşüm sürgüne gidenleri
ve asılsız bir cinayete kurban gidiyor bütün şiirlerim
özgürlüğüm fail-i meçhuldedir artık/ kimliğim fail-i meçhul…
oysa demiştim ki
fail-i meçhule düşmeden
kaçırmalıyım kendimi sana
ama
yine de
ateş dağı
akşam olur ben üşürüm
yollar da üşür
bir patikayımdır
inatla
çekip gittiğin
her adımda
Üşümek donmaktan iyidir!
En kötü anılara sarılır, ısınır insan...
Her şair üşür yazarken. Kaleminiz umudunuz olsun Ali bey. Güzeldi.