Ateş İçtik
Aşkı sürdük nabzımıza
Mermiyi sürer gibi namluya
Kâinatı vurduk
Üç beş çelimsiz kurşunla.
Güneşin tohumlarından döküldük
Güz iklimlerde
Zemheri topraklara
Hüznümüzün tomurcukları çatladı
Alaca karanlık ayaz zamanlara
Üşüdük be gülüm
Vallahi çok üşüdük
Öyle sarıldık
Kundağa sarılır gibi
Kara kâbuslara.
Sakıncalı melekler dürttü günaha
Gözlerimizden korkup uyandık
Cehennem tozlarıyla
Kor küller bulaştı
Çıplak tenimizden düş sofralarına.
Ateş içtik gülüm
Şarap yerine, kızıl kadehte
Bizi içtik bir yudumda
Bu yüzden islendi dudaklarımız...