Avize

alanı daralmış bir yerse yalnızlık
içinde bendine sadık bir nöbetçi var demektir

ışığı biraz bana doğru it
A bölgesinin mukoza yapısında ihtiva ile şenlenmiş
Ze kıvrımının asit bulguları manidar
bunu satmamız çok zor olacak
su içer misiniz ışıklar gözlerimi aldı da
peçeteler
kıvrık bez parçaları
çekmecesi gidip gelen komedya

halıların desenlerinde terlemiş çizgilere bakıyorsunuz
sizi rahatlatayım isterseniz
sayın hemşire lütfen
hastaya ve bana
arkamızda bizi ilgilendirmeyen prizin içine damlayan uzantının tekinde
çoğul kablolarımızı yıpranmış gördüm
ne ise bu bahsi kapatıp
ızdırab duymayacağım bir şey söylemeliyim şimdi
ne kadar çok şey düşünüyorsunuz doktor bey
sizi çok anlam yamalı gördüm

koridorun sonuna doğru sevinç çığlıkları odaya ulaşmakta gecikmedi
nerede kaldınız onca üzüntünün ardından
süper ve flaş bir haber gibi sizi bekledik
buyurun çorbanız siparişiniz de geliyor
bahşiş almak için bunu yapıyor biliyorum
öyle deme be babacık
kendi evinde kirada oturuyormuş
sakat çocuğu da varmış kendisinden
ve kendisinden daha beter korkusu
ama yüzü ne kadar da güleç değil mi
konuşma lütfen
irtifa kaybettikçe sus biraz daha
ölüleri korkutma lütfen
çürüyen pıhtısı toprağa karışmadan

makasın ucundan dikişin sonuna dek sağa çekiniz
sol reaksiyon çırpıntısının ardından
boşluğun ilk bitiminde uyanacaksınız

duvarın içine göçmüş bir siyahlığın
hayatın ilk dokusu olduğunu düşünmemiştim
gün eşelenirken düş görmüşüm
görme kapalı kalbin iç zerafetine
ve anlaşılmayan ruh dili muhteviyatına saparak
geniş uzaklıklara savrulabilirdi

şükür
beni görüyorsun şükür
gözlerinin içinde dönen çin granitleri varmış
mutfağımızın mermer lavabosunda görmüştüm
saçlarına dokunan elim
dünya yaratıldığında
güneşin çekilme saatlerinde bıraktığı ilk gölgenin sevincidir desem
bu durumun yaşanmamış olmasını kabul edemezsin değil mi
öyle ya dudaklarımın dokunuş gücü aşkına
nasıl çaresiz ve küçükler

çocuklar saklambaç oynuyordu
tavanda zıplayan dolabın içine saklanıp
yukarı doğru tırmanıyordu
ve siyah dahada kararak
gün ışığını emen

hemen beş yüz miligram anjiyo barutu
biraz tütsü bulutu
yatsın uyusun
birazda turuncu iliştirin
masayı yumuşak tutup
mangalı küçük kömür parçalarıyla boğun
ateşe herkesi çağırın
bize en az beş nefes lazım
bir iki üç deyince üfleyin
iyi ki doğdun
iyi ki doğdun
soğuk rüzgar palyaçoları
pencere tıkırtısı ve esintileri
korkudan titreyen ellerimizi tutuyordu
su ve yağmur sesleri.

24 Nisan 2013 310 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    Sağ ol dost eksik olma...
    Sevgi ile kal...

  • 11 yıl önce

    👍👍

    çocuklar saklambaç oynuyordu tavanda zıplayan dolabın içine saklanıp yukarı doğru tırmanıyordu ve siyah dahada kararak gün ışığını emen..............

    kaçak ülkesi var yitik çocukların .. üç vakte kadar çıkar fallar ve bir de keramet var daha, biliyorum sen de korkuyorsun yeniden doğmaktan Şair. kiyamet sende gizlenmiş ama ışığın ve sabahın bir sahibi var, anlasana ....

    kutlu/yorum sevgiyle kalasın Şair.