Ay
-önceleri ay da susardı
ölümün sessizliğine denk
aşka ve sabaha susardı kent
yataklı, yasaksız
ve çocuklar
aysız aşklara ölmeyi öğrendiler
oysa daha bahardı-
... sonra ay geldi
soğuk bir yalnızlığı soluklandı gece
tenimde ter tükendi
al taylar gibi soluk soluğa
durgun ırmaklar gibi derin, sessiz
bir yudum hasret kaldım
yatağının kıyısında
yıldız içmişim
zehir çekmişim içime
zifir gözlerinden, gecenin
öylece bir özlem, sancı, sızı
öylece bir yangın
şuramda
biraz da ayışığı bulaşmış
çocuk sevincinde düş güzeli gözlerin
ne yana dönsem yıldız dökülmüş
gözlerin gecemde yıldıza dönmüş...