Ay Sarıydı
rüzgar sokakları sildi silecek
radyodan telaşlı kurtuluş sesleri yükseliyor
bunu bir ben duyuyorum bir de işçi kısmı kimsesizliğin
ellerimi uzatıyorum ürkerek demir soğukluğuna
güneşi ıskalıyorum sapanla,geç kalırken çocuk ruhuma
hikayesinden geçilmiyor çünkü
yaşantısı ıslıklanan kahraman gecelerimin
karanlığa değil lodosa davet ediliyordu gençliğim
sonra, iple çektim gökyüzünden bir bir yıldızları
ay`ı cebime sıkıştırıp yürüdüm
ellerimi uzatıyorum ürkerek demir soğukluğuna
rüzgar yüzümü sildi silecek
ben hala herhangi bir kimsesizliği savunuyorum
seni yaşamak mı, imkansız biliyorum
hesaplaşarak birçok yönüyle burkulan dallarımın
sana gizliden bir el uzattım
ya gel usulca uzan ya da hiç bekleme ölümü
ağır basıyor yüzümün yastığa vurduğu saat
sağanak gecelerinde gözlerinden tutuluyorum soğuk rüzgarlara
unutmaya çalışırken yıldız kaymalarını düşürüyorum aklıma
geceye düşen her yıldız tek bir şarkıyı anımsatıyor bana
nereye gitsem ay aynı büyüklükte
"the moon was yellow" ağır başlı bir frank sinatra
yaşıyorum işte her ne varsa
geçip gidiyor gitmesine,içimden kopuyor hep bir şeyler
ellerimi uzatıyorum ürkerek demir soğukluğuna
sana tutsak yanlarımı bileyliyorum hasret denen kılıçla
rüzgar hüzünleri sildi silecek
ben hala herhangi bir şiirin dizleri dibinde yaşıyorum
senden vazgeçmek mi, imkansız biliyorum
ay sarıydı, dağıtırken yüzünden güz aydınlığını
ay sarıydı, bırakıp giderken tüm çocuk sevinçlerini
ay sarıydı, düşerken gece kıpkızıl bir gün mahremiyetinde
ay sarıydı sarı olmasına unuturken tüm yalnızlıkları
sonra gökyüzünden bir bir sildim
hüznümü hatırlatan o parlak yıldızları...
Mehmet Gökhan bu gerçekten güzel bir şiir...
gönlünüze bin bereket 🙂
ne aydınlıkları gömdü bu memleket
yüreğimiz dağlandı halada dağlanıyor
tebrikler şair👑