Ay Su Ve İstanbul
ay suya dokundu
su ay'ı içti kadeh kadeh...
içti sabaha kadar sallana sallana...
su kanamadı ay'a
ve bulamadı dibini...
fırlattı gitti sonunda
o kristal kadehi,
ve ay parça parça oldu
yıldız yıldız dağıldı
param parça gök yüzüne...
suya düşmüş yıldızlar
bu gece vurdu sahile
şu ayyaş su yüzünden..
sonunda
su bir köşede sızdı kaldı
şafağa doğru
iyice kendinden geçince..
ve duruldu..
şimdi
siyahımsı bir mavilik var
sularda...
ve mavimsi bir siyahlık
semalarda...
bilmeden
kırık ay parçacıklarına
bastı yüreğim...
işte ondandır
şu üzerimdeki durgunluk
su gibi...
ve ondandır
bendeki bu yorgunluk
ay gibi...
aslında ay dokunur suya
hep kötü eder de...
laf dinlemez şu ayyaş su
zaten ezelden beri berduştur..
düşmez elinden bir türlü ay
ve
dilinden dalga dalga naralar...
ve vakur bir edayla seyreder onları
bin yıllık ihtiyar dostları
sessiz ve yorgun bu sahillerden...
ama o eski dost
bunu pek duymaz
görmez...
o da içer bir köşede
her gece sessizce..
dokunmaz ona hiçbir mey
yeter ki çalınsın fonda
aşk ile hicazkar bir ney..
alışkındır..
içmekten bir zarar gelmez ona
sadece
hafif çakırlaşır biraz halleri
baygınlaşır belki bir an gözleri..
ancak
titrek de olsa o yorgun elleri
dermansız da kalsa ihtiyar dizleri
kalkar ayağa usulca
ve bakar denize gülümseyerek
hep o bilindik şarkıyı söyleyerek...
ve
baktırır maviyi siyaha
aşık eder
isterse
sevdirir siyahı maviye
tutsak eder..
yedi kamburu çıksa da sırtında
düşüp kalksa da artık
şu metruk surların altında
hovardalık eski bir alışkanlıktır
zaten hep
bu ihtiyarın kanında...
ve
her gecenin sonunda
kollarından tutarak
sevişsin diye
atarlar önüne
martılar..
hafif meşrep
saçları dağınık
o seheri...
birkaç söz etti diye
sana dair
haddini bilmez
zavallı bir şair,
hüsran mı olacaktı sonu
böylesine perişan zahir..
lakin
söyle !
her gece
sen içiyorsun
sular içiyor
ve ay bitiyor
ama
neden hep ben
sarhoş oluyorum
İstanbul....
[👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍1]
yüreğine sağlık devamını dilerim...