Aykırı Kırmızılar Serisi I
Karışıyorum
Öyle çok karışıyorum ki kendi içime
Gölgemi sen zannedip konuşuyorum kendimle
Bu karışmak yalnızlığa karışmaktı aslında kendini yok eder gibi
Uyuşuyorum
Duyma organlarımı saklayıp, sesimi tanımıyorum
Etrafımda el yordamıyla başka ses bulma çabası içerisinde
Zaman geçiriyorum ipleri asılı olan balkonda gece
Kırmızı renginden intihar ediyorum
İntihara en çok kırmızı yakıştığı için
Ve belli olmasın diye tenimden akacak olan sıvı
Bu gece de giyiyorum kırmızı elbiseyi
En son yanında giydiğim inancını bir kenara bırakıp
Giymediğime inanmayı seçiyorum
İkisini birden kaldıramam çünkü bu acıların
Birisini bitirmem gerekiyor
Ve intihar için biraz da güçlü olmak gerekiyor
Kıymak için zamana
Kıymak için kırmızıya
Gece sade, nemli, siyah
Rutubet dolu odaların ışıksız köşelerindeyim
Ölmek için bir de en az üç köşesi kapalı bir alan lazım
Biraz karanlık, biraz yalnızlık, biraz da rutubet kokmalı
Tıpkı burası gibi
Cinayete dair her şey hazır
Benden önce hazırlanmış gibi
Kader de bunları başıyla onaylamış gibi, gözlerimin içine bakıp 'yap' der gibi
Boy veren fidanları giyinsem üzerime
Daha yeni filiz veren çiçek olsam
Odanın dört bir yanını yoklayan yalnızlık beni yoklamaya almadan gitse
Sonra ardımdan 'açmadan solan çiçek' diyecekler
Açmamayı kabul ederim ama solmak
Bir kardelen için korkakça bir kelime
Konuşmasak mı?
Ölmek için biraz da sessizlik gerek
Açmaya ne kadar hevesliydik oysa düne kadar
Güneş batınca karanlıkla tanışana dek
Kuşansam tüm mevsimleri üzerime
Zaman belki beni soldurmaktan vazgeçer
Ben her mevsimde açan çiçek
Bir ilk olurum çiçek tarihinde
Bir son olurum solarken
Ölümüm kırmızıdan olur sonra
Gitsem kokum kalır koklamaya hevesli burunlara
Kendime uyuşuk olup da hissedemediğim tüm kokuları sizlere bırakırım
Ölmeye hevesli
Kanamaya sıcak
Ölüme yakın
On Beş Nisan İki Bin On Üç 12 30
Gülümse aynadaki yüze
Kırmızılar güzel yansır
😙😙😙😙😙😙😙