Aynalı Mey Masası
inceldiği yerden kopacak her şeyi
mey masasında bırakacağım bu gece
hayli taşıdım
evrenin belki nedenlice
belki de sadece gelişigüzel
omzuma yüklediklerini
omuzum dediysem hani
yanıltmasın
kanburum filan çıkmadı çıkmamasına da
omzumun yükü
amansızca yüreğimi baskılıyor
ölüm değil korkutan
dilime varamadan
son nefesini vermesinden korkarım iç sesimin
iç sesim ki
kimi zaman
evrenin melodisine uyarsız yankısı
ve kimi zaman da gereksiz suskunluğu ile
sevmenin üç hâlini elimden alıyor
özlem
heyecan
ve umut
günlerim içinde küçücük de olsa
zaman dilimleri bulamıyor artık kendilerine
korkuyorum
çevremi sarmış bu sıradanlığın içinde
içimin de sıradanlaşıp
gözlerimi yalnız bırakmasından
oysa
ne çok şey var
hâlâ görebiliyorken yaşanabilecek
ve hâlâ yaşıyorken görülebilecek
bu gece bu masada
inceldiği yerden kopsun kopacak olanlar
hayatın aynası bu masadan
kimsenin eli değmeden
en son ben kalkacağım
bir kağıt mendil yeter her şeye
sonra yeni bir ayna bulacağım kendime
her şeye rağmen görebildiklerimi
hâlâ yaşıyorken
yansıtabilen
Bazen ne çok ihtiyacımız var o aynaya. Biz söylemeden, söyleyemeden yansıttın içimizi evrene, evreni yansıtsın içimize. Şiirinizi okuyunca "içinde yaşadığınız dünya ile içinizde yaşattığınız dünya arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu olursunuz." Anton Çehov cümlesi geldi aklıma. Şiir güzeldi şair, kutlarım. Sevgiyle.