Ayrılalım Artık
_ artık gözyaşı dolu içim
beyaz buharların çiğ olduğu tepelerin ardındaki çay bahçelerinde karşılaşmıştım
o yumuşak bakışlarını
gözlerini ve derin gölgelerini düşleyerek
ve yağmur yağıyordu inceden
yamaçlarda eğik alınlar aşk türküleriyle çay kırıyordu
bütün gün
sabahtan akşama
aşkın tükeniş saatlerine kadar
değişen yüzünün kederini siliyordu yağmur
gözyaşı ve ayrılıkları
_ ah ne zaman geçti ömür
o kar beyazı ayaklarında minik kırmızı yemenisiyle geçiyordu çay bahçelerinden bakan gözlere şölen
keşke tekrar karşılaşsaydık gençlik ateşi sönmeden
çay yapraklarında sararmış aşkın tükeniş saatlerinde
kederli ruhum yorgun ve yıpranmış artık
tutku mevsimi geçmiş minik ufak yemeniden
ve bu düşlerle ayrılalım
yaşamı kolayından alarak
nehir boyu bir çayırlıkta uzanıp
ceviz ağacının yaprakları arasından güneşi seyrederek
_ hüzün yok
zaten hüzünlü düşlerle yıpranmışım ben
o kar beyaz eller omuzumda horon tepelim
bir sağa bir sola titreyerek