Ayrılık Koleksiyoncusu
ben insanın mutsuz ve üzüntülü türündenim..
kara bir büyü gibi üzerime abanıyor boyuna
mutsuzluk ve umutsuzluk sırayla
istediğim olmuyor, beklediğim gelmiyor
avuçluyorum sıkıntıyı, kalbim kanıyor
kalbim ki, okyanus sanırdım eskiden
şimdi dibi küflenmiş kuyu
bir damla değse yetecek gibiyken
toprakla örtüyorlar ruhumu
olduğum, olacağım işte bu!
otuz yıldır böyleyim
kibirli kalabalığa hakkını veremedim
yalnızlığı evlat edinirken
birkaç mutlu anın hatrına girdiysem ayıp olur mu?
ah bu üzerime giyindiğim his denen kafes
ne kadar da fiyakasız duruyor coşkusu
vatkasız mutsuzluğumla sanki eş
omuzlarımdan düşüyor yorgunluğum
dökülen ömür değilse belki saçlarımdır
belki yağmurdur dışarda sessizce ağlayan
öyle yorgunum ki, anlatsam da dinlenmeyecek kelimelerim var
bu sade, makyajsız gecelerde kendimi çok aradım
dakika başlarında, saniye içlerinde, duvar diplerinde
yastığın çivi gibi battığı saatlerde
yorganın altına gizlenen bir kadın buldum
ağlasa, geçerdi belki korkusu
müsait bir yerde inerdi belki ağrısı
belki daha kolay olurdu aklında biriktirmekten
öyle bir yerde, öyle ıssız bir rüyanın içinde
kavgası da, yazgısı da çamura bulanmış
ve olduğu yerde çürümeye terk edilmiş
saksısını toprağını incitmemek için parçalamayan bir kaktüs gördüm
başka bir mevsimde çiçek açmaya hazırdı korkusu
cumbalı bir evin önünde durdum
beni dışarıya kilitlemiş bir adam buldum
abartılı esaretlerden hızla kaçarken kendine doğru
hangimiz daha özgürüz diye düşündüm
oysa
kalbinin kapısını kapatmış
ruhunun penceresini örtmüş
lüzumsuz ne varsa içeriye almış
belki gözlerini bağlamış, kulaklarını tıkamıştı seslere
yalnızlığı özler mi insan diye sordum içimden
içinden anlamasını umdum, üzgündüm
içine dönen kurtulmuştur
çünkü dışarısı hevesli günahlar barındırır
beş vakit sevaplarlardan uzaklaştırır ruhu
bilinmez yollara saptırır
ama ben iyilere benzemiyordum
ilgim yoktu kır çiçekleriyle
ilgim yoktu devrimlerle
kime sövdüğümün ilgisi yoktu o an cennetle
cehennemin en dibine kendimi koydum
rüzgardan arta kalmış toz bulutu
hayal kırıklığının aralıksız yolcusu
ben bir ayrılık koleksiyoncusuydum
fulya/mayıs2014
dökülen ömür değilse belki saçlarımdır belki yağmurdur dışarda sessizce ağlayan öyle yorgunum ki, anlatsam da dinlenmeyecek kelimelerim var
tebrikler şair günün inci mısralarını okumak keyifliydi ve hangi şair var ki mutsuz ve üzüntülü türünden olmasın pembedeki tozu görüp hüzünleniriz
👍👍tebirkler
okuduğum en içten şiirlerden biriydi. Teşekkürler değerli yüreğinize Fulya hocam. Selamlar
Ayrılıklar hüzünlüdür en az yalnızlık kadar aşk ile hüzün çoğu zaman birlikte anılır oldu. Kutlarım yürekten Fulya hanım...😅
Bugün okuduğum güzel şiir di...-) Tebrikler..