Aysel'e Veda

Henüz gitmen için hazırlamadım kendimi.
Daha çay koyacağım, karşılıklı içeriz...
Kırmızı bir araba yanaşırdı mahallemize,
Camının tam dibine.
Fesleğenlerinin kokusu dökülür
Mahalle sen kokardı.
Şiir gibiydi kalemi gözlerine çekişin.
Bakışın Haliç'ten Kuzguncuk'a değerdi.
Yüksek topuklu irtifalara çıkardın,
Ha uçtu, ha uçacak gibiydi saçların.
Geceye damga vuran posterlerin,
Aşık olunası gözlerin vardı.
Kumbaracı'nın dik yokuşları bile tıkamazdı beni.
En nefis göğüs ağrılarını sana koşarken yaşardım.
Daktilosu toz tutmuş bir şairin çocuğu
Çengelköy'de saatlerce denize bakardı.
Ben sesine vurulurdum,
Sigara ciğerimi yakardı.
Kuleli' den çaldığım balıkları getirirdim sana.
Kasası çalınan adamların küfrü yapışırdı boğazıma.
Ki sen kılçıktan sanır, kahkahanı fırlatırdın masamıza..
Daha bir severdim seni uzaktan,
Kimseye belli etmeden.
Sigaran bitmesin diye yedekledim tütünleri cebimde.
Ki ellerimin sarı çalması bu yüzdendi seni her gördüğümde...
Sen gidiyorsun diye bu martıların dansı.
Elbet vapurlarında köpüresi gelmiş,
Senin gidesin...
Benim seni unutasım gelmiş bir kış günü.
Satırlarım hatırana düşmüş,
Üşümüş soğuğa kalem tutan ellerim,
Seni düşünmüş aklımı yitiren şiirlerim.
Güzüm, yüzüne hasret.
İstanbul bir daha gelemeyişine.
Ki tadı da kaçtı artık.
Göç vakti yakındır Sirkeci'nin de.
Hoşça kal Aysel,
Gökyüzüne bakan masum gözlerinle...
İyot kokan banklarından, kızkulesine martıların kanatlarıyla süzülen, biraz anason, biraz darbuka hüznü ve çokça sevda barındırır, gidenin adımlarından... Ne güzelsin şiir, eyvallah şair.
Tebrikler Uğur Bey kutlarım.
Üstadım çok çok iyi bu şiiriniz .