Ay'sız Cinayet

Bu karanlıktan kaçış niye?

Gökyüzüne taht kurmuş Ayın esrik tadı

ne güzel yansıyor kalplerimize.

Güneşin miskin, fütursuz ışınları gibi

girmiyor ölü bedenlere.

Ben çığlıklarımı buluyorum o yansımada,

dolunayla aramıza sadece odamın camı ve

üzerinde birkaç silik leke beliriveriyor,

tadı tuzu oluyor arada gözlerimi alırken,

mahcup bakışlar arasında renkleriyle.

 

Gözlerim dalıyor bir süre, düşünüyorum şaşkın şaşkın

bu kavgalar niye? 

Aşk parasız diye mi böyle elemli böyle acı

dikişler işliyor ruhumuza 

ya da mutsuzluklar.. Belki her şeyimizi onlara borçluyuz,

sözcüklerin mimarisi, düşüncelerin eylemi, gözyaşlarımızın 

vakur melodisi yanaklarımızdan süzülen.


Belki Ay'ın acısının umududur geceyi aydınlatan,

sokak aralarında şarap şişelerine aşk tutan aylakların,

dar sütunlar arasında  pervasızca namusunu feragat eden

orospuların bilir bilmez hayatlarını.


Begonyaların toprağa kök salmış, güneşe kenetli bakışlarını sabah eden,

ve insanlara güneşi sevdiren

ve kuşlara uçmayı emreden

ve ölümleri yer altından gökyüzüne çıkaran

kim bilir? 


Bu aynasızlar yolunda deniz kıyısına kök salan

bütün suçlarını yakamoza bağıran, bu içi kan ağlayan

dilsizlerin umududur belki ay 

kim bilir? 


Yine de sen Güneş'e hasret, karanlığa gem vurmuş 

düşlerin umudunda umutsuzca umuda umutlanmış umutsuz vaka,

ölümün aydınlık yalancılığına tutulmuş sersem cinayet.



08 Mayıs 2019 41 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • Kaç cinayet geçer içimizden adını koyamadığımız. Yine de umut...