Ayva Çiçeğine Aşıklık
soğukluğuyla vuruyor rüzgar sıcak günün ardından
bahçada üçbeş dal kaçamağı yapan askerlik çağı çocukları
hozan vurmuş ocağına sanki bir kadın
ve susuz kalmış akşam sefası
hiç bu kadar yorulmamıslardı
yiğitlik değil bu
yücelik değil
bu ne
ki
?
ay -rı-lık
...
sehlen diyerek doğsun üstüne bitanem ben siz gecelerin sabahında
merhaba de ogüne
uykusuzum deyip
sakın küfretme
...
gün ışığında kavuşacak ufukuna sevda
ve gireçek her aralık pencereden
ve bir tebessüm edecek
saksıda menekşe
...
bir çocuk çok geçti vakit
hala o bahçede bekleyecek günün ağarmasını
ama ağıdının dumanında kavurmayacak hayatı
az kalacak her şafak bir gün daha kavuşmaya
ve param parça dağılan herşey
kendi kendine
saracak yaralarını
ve bir sonbahar sabahı aşıklığıyla uyanacak gül dalında
yazın son yağmurunun ardından anka
çekecek ufkun gök kuşağını
ve sarmaşık gülleri dökecek yapraklarını
ve her yaprak günün gözyaşı olacak feryadının...
nekadar özlemişim ki
öyle
ne ben kaldım ne de dünya
öyle sevmişim ki
öyle
...