Az Kaldım
az kaldı bağlamaya
bağsız hisleri tellerine bağlamaya
dayan sazım az kaldı.
dizeleri türküye bağlamaya
iki sözü bir yerde toplamaya
yare selam ederken
gönlünü de dağlamaya az kaldı
köz kaldı bende köz kaldı
gitti gelmedi galiba üzerinde göz kaldı.
bugün gidip yarın dönecekti
ne oldu da vaz geçti
yüreğimden tozu gitti iz kaldı
sen ile ben idik ne güzel olacaktı
sen seni alıp gidince;
bizden geriye sadece 'siz' kaldı.
bir telefon da yok mu gittiğin yerde,
yahut bir güvercin not bağlasan bir yerlerine
belki bulur beni koyduğun yerde
bekledim çok zaman oldu
çok yoruldum uzanayım dedim biraz şu yerde
biraz üşümüşüm görenler örtmüş üstümü
uyuyakalmışım bu köşede.
çok zaman oldu
seni göremeyeceksem açmam dedim gözümü
kabullenemedim bu sessiz vedanın ağır yükünü
az kaldım ben sen avuçlarımadan kayıp gittiğinde
az kaldım..
yalnız ve kimsesiz her gün ağlayan bir hal üstümde
gözlerim hep bekleyişte ama umut yok içinde...
istiyor ama olmayacağının bilincinde.
seni beklemekten ben içimde ayaz varken üzerim çıplak
dikenli yol üstünde yürüdüm yalınayak
her yanımdan süzülen acılarımı gömmeye gittim
senin beni terk edip de gittiğin yere.
acıyı kaynağına bırakayım dedim
ayağım kaydı nedense...
yine bir uyku yine sen gözlerimin önünde
içimde aynı tutku sanki hiç gitmemişsincesine
ben hiç böyle bitmemişimcesine..
başa çıkamayınca insan şizofrene bağlarmış
ucu yırtık resimlerle
beyninde böceklenmeye yol açan acı denen tanecikleri.
bağlarmış ve kendini de ucuna asarmış bir daha dönmemecesine.
ben de ağlamıyorum artık
bağladım zihnimi uçuk düşlere
istediğim sürece seninleyim artık her yerde.
yaşasın çıldırmak
yaşasın deli olmak
neyleyim öyle aklı
neyleyim her seyi bilerek acıda kalmayı
bağlıyorum 112 yi alsın götürsünler beni
ne saz olsun bundan sonra ne de söz
ne kürek yansın ne de lazım köz.
sen de olma ben de olmayayım
içinde dönüp durulan şu fanus kılıklı dünyada
ne balık olalım ne de alık kalalım
bir ucunu asalım bulutun birine
diğerini de amazon ormanında bir ağaca
ya bulut ağaca can verecek ya da rüzgar esince
bulut ağacın canını alıp gidecek...
ver yansın
sür gitsin
akıl akıla üstün gelir
ama duygular kalbe ağır olur.
gün gelir insan insana
mahşerde de olsa kavuşur.
.....ama ben sana neden
diye sormuyorum artık
çünkü artık tam da bu sebepten
yanına gelmeyi düşünüp
çareleri eritmekten
az kaldım...
belki bitersem yeniden sende başlarım
bir yandan azalırsam belki sende çoğalırım
sen toprak oldun
ben de sana gömülü bir tohum olmaya çalışıyorum.
yağmur yağdıkça senin içinden geçip çıkacağım dünyaya.
merak etme sevgilim yakındır vuslat zamanı.
hissediyorum hemde çok derinden yaşayacağımız o anı.
iki bedende bir can olmamıza,
sarılmasak da kokumuzu duyup hasretimizi soldurmaya,
o güzel ellerini tutamasam da koynunda uyumaya;
yani kavuşmamıza çok ama çok az kaldı.