Azize
Gümüş işlemeli ayna gibi düşmeye gör azize
Tuz buz olur dağılırım her göğe
Geceye yıldız olmak varmış
Siyahın en koyusunda çobana yol gösteririm
Kurtlar ulur ormanda baykuşlar öter
Ben koynunda dinlenirim
Ah Azize
En mahrem sırlarımla geldim yanına
Dudağının kırmızısında ne söylesen
Durdurmaz arsız arzularımı
Yinede dizlerinin dibinde durulur kasırgalar
Hudut çizdim parmaklarımla tenine
Gerdanından öte değmeyecek dudaklarım
Senin ürkek ceylan gibi titrerken bacakların
Ben galip ordular gibi saldırmaktayım surlarına
Savaş esiri almak yok bu gece
NATO durduramayacak bu katliamı
Yine de o gözlerin
Ah gözlerin
Bakmasaydın keşke o kadar derine azize
Sanki öztaki borumu deldin
Yutkunamıyorum
Kılçık takılmış gibi bişey oldu boğazıma
Ordularım tarumar
Sanki selin önünde yuvarlanan kütükler gibi
Kolaran kanatlarımı kırıverdi iri gözlerin
Ellerin kavuşma duruluğunda mayalanırken aşk
Sevda duvarını aştık Azize
Şimdi eteklerim zil çalıyor
Sende sarı yazmanı düşürdün boynuna
Dudaklarım dudaklarında sana fısıldarken sevdiğimi
Göyüzünde bin gezegen onlarca galaksi şahit kavlimize Azize
Ah benim yardan yaralı yavru ceylanım
Denizimin anası sevda çiçeğim
Ben seni unutursam kurusun ocağım da
Daha kavuşmamışken nereden çıktı bu ayrılık cümleleri
İstersen Bi dilek tut dile kavuşmayı
İstersen bin dilek tut
Ben bu gece kaydırırım bütün yıldızları
Bak kırıldı gümüş aynam
Bu gece Ne kadar da çok yıldız var...