Bab-ı Ali...
güvercin kanadında uğurladığım bu sevda;
kahrolası...
ne zaman ki doğacak güneş batıdan;
batıracağım,
içimdeki yasak aşkını doğuya...
yakacağım sana ait tüm gemilerimi
ve ne zaman ki bir şarjör boşluğuna asılı kalacak gözlerin;
vuracağım kalbimi şakaklarından...
şimdi,
vakit belki de ilmek vakti...
itildiği an altımda debelenen küflü sehpa,
ürkek ceylân bakışında yeniden kurulacak mavi bir dünya...
dediler:
bu bun'lu sevdaya, dilendiği her ötenazi, yasal...
rutubetli bir hastahane odasında yaşamak, yasak...
ne zaman ki yıkılacak dağ, dağ üstüne
çekip alacağım mahpus yüreğimi dergâhından
kılıcının keskinliğinde boğduğumdan beri tüy soluklu ömrümü
kirpiklerinden tutunup bakıyorum hürriyete;
gözbebeğinde ağırlaştırılmış bir esaretin hükümlüsüyüm..
ahhh can!
yüreğine ulaşır mı göğsümdeki keder
yokluğunun alnımdaki sureti çala kalem bir kader...
gömdüğün an sineni gamze-i maşûkun derin çukuruna
dediler:
sin'e dökülen her alatav toprak yasal....
bu sevdaya yakılan her mersiye yasak,
eyyy sen!
el değmemiş sonsuz sevdaya ilk iman eden
yüreğime sapladığın katran karası nazarının hakkı için
boynuma vurduğun zülfikâr hakkı için
ve on iki imam hakkı için
sen...
yüzümü özüne kurban eylediğim;
Ali'm!
bilesin kıyamam yapraklarına
papatyaların suçu yok,
bu vebâl-i firak bir tek senin boynuna....
kırmışsan bir sevdanın iskeletini tam da belinden
dediler
limanında uğurladığı gemilere salladığı mendil yasal
bu sevdaya adanan bir katre gözyaşı bile yasak...
yazık!
boğazıma düğümlediğim,
ve asla tarih tutanaklarında geçmeyecek bir aşkın mahremiyetine çok yazık...
sandık lekesiyle yoğrulmuş hayallerimi asarken saçlarından semaya
zifir yolcusu gözlerin,
keder hancısı mabedime azık...
uzak...
istesem de varamam bab-ı ali'ye
dediler,
ayaklarına vurulacak tüm prangalar yasal,
ona uzanan her yol yasak...
demem o ki
yâr!
bir imza molası ise yasalla yasak arası
ah!
o kalemler kırılası
ân, bileğe vurulan neşter anıdır,
şimdi,
ak şiire demle kızıl not düşme sırası..
güvercin kanadında uğurladığım bu sevda
kahrolası...
(A-Y)
Bun: sıkıntı, dert
Gamze-i maşûk: sevilen kişinin gamzesi (klasik edebiyatta maşukun gamzesi, aşığın mezarı olarak addedilir)
Sin: kabir, mezar
Mersiye: ağıt
Zülfikâr: Hz. Ali'nin kılıcı
Vebâl-i firak: ayrılığın vebali
Bab: kapı
Katre: damla
Dem: kan
"Bab-ı Ali",varılması güç,girilmesi daha da güç bir kapıdır. yasalları ve yasakları sindirip yüreğinizde, züfikârın boynunuzu vurmasına da razı olarak, uçurmuşsunuz güvercininizi.Kanadında uğurladığınız bu sevdayla emelinize kavuşmanızı dilerim.
Yere,göğe,yüreklere huzur yayan gizemli sevda şiirinizden dolayı içtenlikle kutluyorum.
😙😎😌
ud83eudd20😙
👍👍👍👍👍
helal olsun, başka söze hacet yok.
BÖYLE GÜZEL BİR ŞİİR NİYE BU SAATTTE
TEBRİKLER